Zombiler Hakkında Bilinmeyenler


Zombiler hakkında bilinmeyen 9 şey


Popüler kültürün son zamanlarda bir hayli işlediği "Zombi" teması hakkında gerçekte ne biliyoruz? Zombiler sadece bir hayal ürünü mü, bir korku hikayesi mi? Yoksa gerçekten zombiler var mı? Var mıydı? Yine olacaklar mı? Özellikle bilgisayar oyunları sektörünü yoğun bir şekilde işgal eden, dizi ve filmlerle de ödümüzü koparmaya devam eden zombiler bir gün dünyayı istila ederler mi bilinmez. Ancak hazırlıklı olmakta fayda var, işte bu yürüyen ölüler hakkında bilmeniz gereken 9 şey!Haber:





Yaşayan Ölülerin Gecesi'nden Resitdent Evil'e, Plants & Zombies'ten Walking Dead'e bir popüler kültür yolculuğu aslında zombilerin yürüyüşü. Etimizi budumuzu kemirmek için yola çıkmış milyonlarca ölüyle tebelleş olacağımız günleri görmeyeceğimizi umarak sizler için bu listeyi hazırladık. Şimdilik içiniz rahat olsun sağdan soldan beyninizi ısırmaya çalışacak zombiler yok, fakat ya bu korkunç fantazi aslında bir gerçekse?

1. Zombiliğin düsturu: Voodoo



Batı Afrika'da yayın olarak kabileler arasında benimsenen Voodoo inancı, büyü ve mistisizme dayanan bir temele sahiptir. Voodoo inancına göre bir büyücü, ölen birini kontrolü altında tutacak şekilde yeniden canlandırabilir. Ancak canlanan şey sadece vücut olur. Voodoo inancına göre insan ruhu, et ve kemiğe bağlı olmadığı için ölümden sonra bir insanın önceki hayatında olduğu gibi diriltilmesi mümkün değildir. Sadece beden diriltilebilir ve ruhun kontrolünde olmayan beden, eğer büyücünün kontrolünde olmazsa saldırganlaşır ve bedenin ayakta durması için gereken şekilde beslenmeye yönelir. Bu beslenme dürtüsü bilinç dışı yapıldığı için yenebilecek herşey bedenin hedefinde olur, insanlar bile! Bu sayede zombi insanlara saldırıp onları yiyerek beslenen bir yaratığa dönüşebilir. Ancak Voodoo inanışında ısırılan kişinin de bir yaşayan ölüye dönüşeceğiyle ilgili bir unsur yoktur.

2. Zombilerin harman olduğu memleket: Haiti



Haiti zombiler ve zombilik için bir nevi anavatan, bir nevi başkent konumunda. Afrika'dan bu bölgeye büyük kitleler halinde, köle olarak götürülen Afrikalılar, Haiti'de zombiliğe yeni bir şekil kazandırmışlar. Halk arasında yoğun bir şekilde anlatılan yaşayan zombi hikayeleri ilk olarak Haiti'de dillendirilmiş. Tabii bundan daha önceleri Antik Mısır mumyalarının canlandığı gibi korkutucu hikayeler anlatılıyor olsa da günümüzdeki bilinen zombi miti ilk olarak Haiti'de bir folklorik inanç haline gelmiş. 1915 ila 1934 yılları arasında ABD'nin Haiti'ye çıkartma yaptığı dönemlerde, zombilerin büyücülerin köleleri olarak saldırı amaçlı kullanıldığına dair yaygın bir inanış oluşmuş

3. Zombilerin atası: Felicia Felix-Mentor



Haiti sadece zombilik fikrinin oluşmasına ortam sağlamamış, ayrıca bilinen ilk resmi zombinin de ortaya çıkışına şahit olmuştur. 1937'de bölgede araştırmalar yapan Zora Neale Hurston'ın tespitiyle ortaya öyle bir olay çıkar ki, dünya sarsılır. Bir kadının üstünde yırtık pırtık kıyafetlerle, Haiti sokaklarında dolaşması üzerine, Mentor yakalanır ve durumu teşhis edilmeye çalışır. Anlaşılan şudur ki, bu kişi Felicia Felix-Mentor adında bir kadındır, korkunç olan şudur ki kendisi 1907 yılında yani 30 yıl önce ölmüş ve Voodoo törenleriyle gömülmüştür! Bilinçsiz bir şekilde ortalarda dolanan Mentor, öfkeli ve duygularından yoksundur. Mentor daha sonra bölge halkı tarafından saklanmış ve ortalardan kaybolmuştur.

4. Haiti'de 80'lerde bir zombi: Clairvius Narcisse



Haiti, köleliğin çok ağır şartlarda uygulandığı bölgelerden biriydi. Ancak bu kölelerden bir kısmının bilinçsiz, yemek ve çalışmak dışında bir hayatlarının olmayışı bölge halkının dikkatini çekmişti. Bu da 1980'lerde garip bir olayın ortaya çıkmasıyla kafalardaki soru işaretlerini arttırmıştı. Şeker kamışı tarlalarında çalıştırılan yaşlı bir adamın 1962 yılında öldüğü anlaşıldığında sene 1980'di! Clairvius Narcisse isimli bu talihsiz adam, gerçekte ölmeden önce aile arazisi üzerinde kardeşleriyle yaşadığı bir anlaşmazlık sonucunda öldürülerek bir büyücüye satılan garibanın tekiydi. Kimi bilgilere göre ise, Narcisse toplum kurallarını ihlal etmesi sebebiyle, yetkili biri büyücü tarafından ceza olarak zombileştirilmişti. Zombi olarak diriltilen Narcisse, büyücüsünün ölümünün ardından yıllarca şeker kamışı tarlalarında çalıştırılmıştı. 1980'lerde üstündeki büyünün etkisi yavaş yavaş kalkınca geçmişi hatırlamaya başlayan talihsiz adam, pazar yerinde kız kardeşiyle karşılaştıktan sonra eski hayatına yeniden kavuştu. Ailesinin uzun süre kabullenemediği bu durum, Narcisse'nin gömüldüğü sanıldığı mezarın boş çıkmasıyla resmiyet kazanmış oldu. Bilim insanlarına göre ilk ve tek resmi zombi Narcisse'dir.

5. Zombi virüsünün gerçek kaynağı



Voodoo büyücüleri, kurbağaların korku anında derilerinden salgıladıkları zehir ve kirpilerin savunma sırasında salgıladıkları bir enzimle karıştırarak yaptıkları sıvı modern anlamda bildiğimiz zombi virüsünün hammaddesini oluşturur. Bu sıvının yenilmesi, ya da açık bir yaradan vücuda sızması insan vücudunda ağır hasarlara yol açıyor. Soluma ve kalp atışlarını durma noktasına getiren bu sıvıyı alan biri toprağa gömüldükten sonra bir zombi olarak toprağın altından çıkartılabiliniyor. Voodoo büyücüleri bu ritüeli sekiz saatlik bir seansta yapıyorlar ve zombileştirme garantisi sunuyorlar!

6. Zombileştiren bitki: Datura!



Brugmanisa Candida olarak bilinen Datura bitki ise bir başka zombileştirme etkisine sahip. Bitkinin salgıladığı sıvıdan yapılan tozlar, akıl mantık sahibi bir insan evladının koşarak uzaklaşması gereken bir zehir ortaya çıkartıyor. Uyuşturucu olarak kullanılan bu tozun ufak bir miktarı bile; daimi hafıza kaybına, felce, ruh ve sinir hastalıklarına ve hatta saniyeler içerisinde ölüme sebep oluyor. Bir Voodoo büyücüsü uygun miktarlarda, kölelerinin yemeğine karıştırdığı bu tozla yıllarca sürecek bir zombiliğe yol açabiliyor. Öyle ki, tozun uyuşturucu etkisi, kişiyi zombi olmaya bağımlı hale getiriyor ve iyileştirmek mümkün olmuyor. Bir kez Datura'ya maruz kalan kurban, yeniden zombi olmak için adeta can atabiliyor.

7. Çin işi zombi



Zombilik sadece Voodoo inanışında olan bir mit değil. Dünyanın en eski medeniyetlerden Çin'de de ölünün dirilerek saldırganlaşması folklorda yer alan bir inanış. Kore ve Japon kültürlerinde de karşılık gelebilecek referansları olan bu hortlaklar "Jiang Shi" olarak adlandırılır. Çürüyen bedenleri, elleri önde bir şekilde sıçrayarak haraket ettiklerine inanılan bu korkutucu varlıkların, insan avladıkları Uzakdoğu'da sıkça anlatılan hikayelerden biridir. Yakın bir coğrafya olan Tibet'te de Rolang olarak bilinen "Zombivari" varlıkların olduğuna inanılır.

8. Bir zombinin anatomisi



Zombiler temel olarak yürüyen ceset olarak nitelendirilseler de beyinsiz değillerdir. Bir zombinin kalbini söküp, kolunu kopartıp, hatta kafasını kesip durduramazsınız. Bir zombiyi durdurmanın tek yolunun onun direkt beynini dağıtmak olduğuna inanılır. Çünkü yeme dürtüsünü vücuda ileten organ beyindir ve beyin çalıştığı sürece vücut da çalışacaktır ve yemek isteyecektir. Fakat burada önemli bir paradoks oluşur. Vücudun işlevlerini yerine getirebilmesi için tek başına beyin asla yeterli değildir. Bu da gövdeden koparılmış bir kafayla bir zombinin asla varlığını sürdüremeyeceğini ortaya çıkartır. Yani popüler kültürdeki zombi durdurma yöntemi, teoride heyecan verici olsa da, pratikte karşılıksızdır.

9. Ölümle yaşamı ayıran çizgi, zombilerle bizi ayırabilir mi?




Son olarak zombi virüsünün potansiyel olarak bütün insanlara bulaşması ve ölen herkesin zombiye dönüşeceği yönündeki inanış da popüler kültürün yarattığı bir düşünce. Böyle bir durumun küresel çapta oluşmasına yol açacak bir virüsün dünyaya yayılması çok kısa sürede engellenebilir bir durumdur. Öncelikle doğa, böyle bir virüse karşı bağışıklığı üretecektir. Mevcut tıp bilimi de aslında bilinen tüm virüslere karşı anında bir tedavi üretebilecek noktada. Bugün dünyayı tehdit eden kanser, aids gibi korkutucu hastalıkların ve hatta ebola gibi salgınların bile tedavisi mümkün. Ancak bu tedaviler büyük araştırma ve yatırımlarla gerçekleştirildiği için son derece pahalı. Fakat dünyayı saracak bir zombi virüsüne karşı kimse "Aman yeğenim ucuza gitmesin" demeyecek ve herkese tedavi getirecek aşı sağlanacaktır. Yani korkacak bir durum yok. Voodoo büyücüleri tarafından ele geçirilmediğiniz sürece zombileşmeniz mümkün değil.

Bonus: Mankurt ?



Mankurt, Ortaasya Türk ve komşu kültürlerinde olan bir çeşit köleleştirme yöntemidir. Temel olarak beynin öldürülerek, zihnin kontrol altına alınması prensibine dayanır. Aslında kişi pratikte öldürülmez. Saçları kazınır, kafa derisi cılk yara halindeyken deve derisiyle sarılarak güneş altında tutulur. Bir süre sonra uzamaya başlayan saçlar, kafanın dışına değil içine doğru yol alır ve uzayan saçların sardığı beyin teorik olarak ölmüş olur. Bu şekilde adete kafası sıfırlanan kişi istendiği gibi yönlendirilebilir. Hatta bir insanı yemesi bile emredilebilir. Ortaasya Türklerinde mankurtlardan oluşan ordularla dosta güven düşmana korku salan Hunlar, Göktürkler gibi ülkeler büyük topraklar fethetmişlerdir. Mankurtlar zombi midir? Teknik olarak değil, ancak zombi dediğiniz zaten nedir ki?