The Stand (1994)
1994'de bir buçuk saatlik dörder bölümden oluşan bir mini dizi olarak çekilen The Stand, Stephen King'in kitabından uyarlanmış. Bir labarotuarda yapılan deneyde yaşanan terslikler sonucu, virüslerin hızla yayılarak bulaştığı her insanı mutlak ölüme götürmesi üzerine bir hikayeye sahip The Stand. Virüse bağışıklığı olan bir grup insan, aynı rüyaları görmeye başladığında işler daha da tuhaf bir hal alır. Rüyalarında gitmeleri gereken bir yer gören bu insanlar bir süre sonra, henüz haberleri olmadığı ortak bir amaç için aynı yerde buluşmaya başlarlar. Stephen King'in bizzat kendisinin de oynadığı bir yapım olarak da dikkat çeken The Stand, şu sıralar Ben Affleck tarafından yeniden uyarlanıyor.
The Stand (1994) Trailer
Jericho (2006)
Nükleer saldırı altında kalan ABD’de iletişim kesilmiştir. Jericho isimli kasabada hayatta kalan insanlar mücadele eder ve ülkede neler olduğunu öğrenmeye çalışırlar. İletişim ve enerji kaynaklarının durması ile birlikte tam bir kaos ortamı meydana gelmiştir. Bunun getirdiği korku ve endişe de insanlar arasında psikolojik ve sosyal sorunları ortaya çıkarmıştır.
Bir grip virüsü bütün dünyayı kasıp kavuruyor. İnsan nüfusunun %90’ı ölüyor, geriye kalanlar da yaşamak için koşturuyor. Böyle post apokaliptik bir hikaye kimin ilgisini çekmez BBC’nin aynı adlı 1975 yapımı dizisi Survivors’ın 2008 versiyonu yaratıcı olay örgüsü ve sağlam karakterleriyle izlemeye doyulmayacak bir dizi. Virüs elini çok çabuk tutuyor ve ilk bölümden sokaklar bomboş kalıyor. O kadar süpermarketin, AVM’nin olduğu şehirlerde 1 şişe su için birbirini öldürüyor insanlar. Aslında asıl hikaye bu kaynaklarımız ne kadar çok olsa da asla eşit dağıtamıyoruz. Daha insan popülasyonu tehlikeden kurtulamamışken, eline silahı alan iktidar kurmaya çalışıyor diğerinin üzerinde. Bu “acı gerçek” tadındaki yaklaşımıyla karamsar bir yanı var Survivors’ın. Ancak umut ışığı gösteren karakterler de yok değil.
Utopia (2013)
Utopia, sürükleyici bir aksiyon/gerilim hikâyesinin yanısıra ilginç bir biyoetik soru da sunuyor, böylelikle. Bu büyük komployu planlayıp yürüten kişileri, klasik hollywood’vari bir anlatı çerçevesi içinde “kötü” adamlar olarak mı düşünmeliyiz? Verilen durumu iyi-kötü, siyah-beyaz çerçevesinde mi değerledirmeliyiz? Keza, kahramanlardan biri, hatta The Network’ün en çok fiziksel hasarı verdiği baş karakter olan Wilson, komplonun içeriğini ögrendiğinde The Network’e hak verip onların tarafına geçmeye karar veriyor. Devlet(ler)in, ya da derin devlet(ler)in bedenlerimiz üzerinde söz hakkı olmalı mıdır? Böyle bir dünyayı bir distopya olarak görmek fazlasıyla mümkün. Öte yandan, devletlerin nüfus planlamaya dair insancıl girişimleri pek sonuç vermemekte. Fazla uzun değil, belki bizlerin ömrü içinde kaynak kıtlığı, hastalık ve savaşlarla karşılaşmamız olası. Böyle bir durumda birilerinin harekete geçip herkes için “en iyi” olacak bir planı gerçekleştirmesi “kötü” bir şey midir, sahiden? Özgür irade, gezegendeki insan nüfusunun geleceğinden önemli midir?
Siberia (2013)
Konusu; 1908’de büyük bir felakete maruz kalmış ve canlı yapısında değişmeler olan, o tarihten bu yana kimsenin yaşamadığı Siberia bölgesine, bir grup insanın survivor tarzı hayatta kalma temalı bir program ile 500,000 dolar kazanmak adında gitmesiyle başlıyor. Burada yarışmacıların başından geçen olaylar ikinci planda kalıyor. Çünkü bölgede yapımcıların bile hesaplayamadığı tarzda tehlikeli olaylar gelişiyor ve şimdiye kadar görülmemiş canlıları insan yaşamını tehdit etmeye başlıyor. Yapımcılar Şovu iptal etmeye hazır olduklarını ancak buna yarışmacıların karar vermesi gerektiğini söylüyor. Her yarışmacıya 5.000 dolar vererek buradan ayrılmalarına izin veriyorlar. Ancak tahmin edeceğimiz gibi yarışmacılar bunu kabul etmeyecek Böylece tehlikeli bir ormanın içinde; kuralsızca yarışan, hayatta kalmaktan başka çaresi olmayan ve aynı zamanda birbirleri ile de yarışan bir grup insanın gerçek anlamda hayatta kalma mücadelesini izleyeceğimiz.
Between (2015)
21 yaş ve altındaki gençler hariç herkesin ölümene veya ölüme yaklaştıran gizemli bir virüsün ortaya çıktığı bir kasabada yasanan kaos’u ve virüsten etkilenmeyerek hayatta kalmayı başaranların tedavisi, kurtuluşları için yapılan virüsle mücadelerini anlatacak, bölge hükümetinin çözüm bulamadığı için desteğini çekip karantina altına aldığı kasaba sakinleri kendilerini korumak için çeşitli yollar denemek zorunda kalacaktır.
Containment (2016)
Atlanta’da ortaya çıkan gizemli bir virüs’ün terörist saldırısı olarak insanlara bulaştırıldığı düşünülmektedir. Virüsün yayılarak insanları öldürmeye başlaması ise şehirde büyük bir kaos yaşanmasına neden oldu. Yetkililer yaptıkları araştırmalara rağmen bir anti doz üretemeyince şehri karantinaya alarak virüsün yayılmasını önleme kararı alırlar. İçerde birilerinin kaos yaşanmaması adına dengeyi sağlaması gerekiyor ve birçoğunun karantina dışında sevdiği insanlar var aynı şekilde dışardaki birçok insanda karantinada bulunan sevdiklerini kurtarabilmek için her şeyi göze alacaklar gibi duruyor.
Dead Set (2008)
Dead Set 5 bölümlük bir mini dizidir. Konusu, kahramanlarımız Big
Brother (Biri Bizi Gözetliyor) evinde yaşayanlar vardır. Dışarda bulunan
tüm insanlar ise yaratığa dönüşmekle meşguller. Tabi evin içindekiler
hapis oldukları için bu durumu bilmiyorlar, sadece onlar ve bir kaç kişi
daha bundan etkilenmemiş durumdadır.
Freakish (2016)
Freakish konu olarak kimyasal içeriğe sahip olan bir fabrikanın tek bir kasaba üzerindeki etkisini konu alıyor. Her ne kadar klasik bir mutant yapımıyla benzer ölçütler taşıyor gibi gözükse de bu kez insanların mutanta dönüştüğü bu kurgusal kasabada bir grup öğrenciyi izleyeceğiz.Sayıları oldukça azalmışken ve sürekli olarak azalıyorken herkese karşı agresif olan dönüşmüş insanların arasında yaşam savaşına düşen öğrenciler hayatta kalmayı başarabilecek mi?
Into the Badlands (2015)
AMC yeni dizileri arasında yer alan Into the Badlands klasik asya öykülerden çinin Badlands’ının batıya uyarlaması profesyonel oyuncu ve yönetmen kadrosu ile birçok filme konu olmuş bu muhteşem öykünün dizi uyarlamasında Feodal baronlar tarafından yönetilen bir ülkede insanlara değer verilmiyordur ve sadece güçlü baronların sözü geçmektedir. Etkili bir şekilde dövüş sanalarna sahip bir grup ise baronların yaptıklarına daha fazla göz yummayarak onlara savaş ilan eder. İyiler ve kötülerin savaşını izleyeceğimiz yapım dövüş severler için muhteşem efekt ve görüntüleri ile büyüleyici anlar yaşatacaktır.
Wayward Pines (2015)
Mükemmel bir Amerikan kasabası düşünün. Güzel evler, biçimli çimler, sokaklarda oynayan çocuklar, adı da Wayward Pines. Peki ya burayı asla terk edemiyorsanız? Dış dünyayla iletişiminizin kaybolması da cabası .Gizli ajan Ethan Burke, akıbeti bilinmeyen 2 arkadaşını aramak için buraya geliyor ve tuhaf bazı olaylar nedeniyle bu kasabada kalakalıyor. Kasaba öyle bir yer ki telefonun çalışmadığı, dışarıyla iletişimin olmadığı ve insanlardan da bu konuda yardım göremediğiniz bir yer. Haliyle Ajan Burke de geldiği yer için bir kayıp vakasına dönüşmüş oluyor, sonrasında işler daha da karışıyor...Dizide Ethan Burkeü Oscar adaylığı bulunan oyuncu Matt Dillon canlandıracak. Dizi, Blake Crouchın Pines adlı romanından uyarlama ve yapımcı/yönetmenliğinde M. Night Shyamalan bulunmakta.
The Strain (2014)
Başrollerinde Corey Stoll (House of Cards, Midnight in Paris, Salt)
ve Sean Astin (The Lord of the Rings Triology) gibi isimlerin yer aldığı
dizinin yazar ve yönetmenliğini ise Oscay adayı Meksikalı ünlü yönetmen
Guillermo Del Toro (Hellboy, The Incredible Hulk, Pan's Labyrinth)
üstleniyor. Yapım, Del Toro'nun Chuck Hogan ile birlikte kaleme aldığı
aynı isimli üçlemeden uyarlanıyor.
Televizyon dizi sektöründe vampir janrasını yeniden yazacağı iddia edilen dizide New York City'de yaşayan "Dr. Ephraim Goodweather" ve ekibinin bir kaza sonucu tüm şehre yayılan gizemli bir virüs salgınını araştırmak için göreve çağrılmasının ardından gelişen olaylar konu alınmakta. Vampirlerin yarattığı ölümcül gerilim arttıkça, Dr. Eph, ekibi ve bir grup New York'lu insanlık kaderi için mücadele etmek zorunda kalacak.
The Walking Dead (2010)
Televizyon dizi sektöründe vampir janrasını yeniden yazacağı iddia edilen dizide New York City'de yaşayan "Dr. Ephraim Goodweather" ve ekibinin bir kaza sonucu tüm şehre yayılan gizemli bir virüs salgınını araştırmak için göreve çağrılmasının ardından gelişen olaylar konu alınmakta. Vampirlerin yarattığı ölümcül gerilim arttıkça, Dr. Eph, ekibi ve bir grup New York'lu insanlık kaderi için mücadele etmek zorunda kalacak.
The Walking Dead (2010)
Ölüp ölüp dirileceksiniz! The Shawshank Redemption ve The Green Mile’ın Oscar adayı yazar ve yönetmeni Frank Darabont’un imzasını taşıyan The Walking Dead ile tüyler ürpertici bir deneyime hazır olun. Eviniz son teknoloji bir güvenlik sistemiyle donatılmış, yaşadığınız ülke, dünyanın en güçlü ordusuna, en etkili silahlarına sahip olabilir. İnsanlık, uzayın derinliklerini keşfetmeye başlamış, doğanın kanunlarına başkaldırıyor, laboratuvarda koyun klonluyor olabilir. Peki bütün bunlar kendinizi güvende hissetmeniz için yeter mi? Hayatını toplumun refahını korumaya adamış şerif yardımcısı Rick Grimes için bu sorunun cevabı evet idi. Ta ki nedeni belirsiz bir zombi istilası, dünyayı mahşer yerine çevirene kadar... Bir çizgi roman serisinin TV uyaralaması olan The Walking Dead’de, silahlı bir çatışmada vurulduktan sonra komaya giren şerif yardımcısı Rick Grimes, hastanede tek başına uyanıyor. Etrafta sadece cesetler kalmış. Ailesinin bu korkunç saldırıdan kurtulan şanslı insanlar arasında olduğuna inanan Rick, onları bulmak için yola koyuluyor. Fakat ailesine ulaşmak için aç zombileri aşması, geçmişinden şeytanlarla savaşması ve insanlığını sorgulaması gerekiyor. Mini dizi olarak tasarlanan fakat gördüğü yoğun ilgi üzerine uzun soluklu bir projeye dönüştürülen yapımın duygusal yoğunluğunun arkasındaki isim, The Shawshank Redemption ve The Green Mile’ın Oscar adayı yazar ve yönetmeni Frank Darabont. Dizinin senaristliğini de üstlenen Darabont’a Alien ve Terminator üçlemesinin yapımcısı Gale Anne Hurd eşlik ediyor.
Fear the Walking Dead (2015)
The Last Ship (2014)
3% (2016)
3% brezilya yapımı bir netflix dizisi.Dizi dünyanın ikiye ayrıldığı ve toplumun sadece yüzde üçünün konforlu bir yaşamı elde edebildiği geride kalanların sefillik içinde hayatlarını sürdürdüğü post apokaliptik bir geleceği anlatıyor. eski bir İnternet dizisinden uyarlanmış. Ancak yinede senaryosu yaratıcı ve oldukça sürükleyici dizide temel etik kavramları ve felsefi çelişkiler çok güzel işlenmiş.Bilim kurgu sevenlerin sevmeme ihtimali yok çünkü gelecekte dünyanın başına gelebilecek muhtemel senaryolardan birisini işliyor.
Into the Night (2020)
Konusu ilginç olmasa da kendisi ilginç ve sürükleyici bir netflix dizisi. Hikayenin; alışılagelmiş bir bilim kurgu tarzından çok, gerçeğe paralel ilerlediğini söyleyebilirim. bahsetmeye çalıştığım şeyi açıklayacak olursam; herhangi bir soruna karşı çözümler, "doğaüstü yollarla" halledilmiyor, -böyle bir gaflete düşmemişler- gerçekte yapılabilecek planlar kullanılmış. bilim kurguda böyle bir senaryo, açıkçası beni etkiledi. Aynı uçakta bulunan farklı ülkelerden yolcuların milliyetleri özellikle vurgulanmış. hayret verici şekilde ilk defa Türk bir karakterin neredeyse dizinin en sağlam adamı olarak gösterildiğine şahit oldum. her an bir yamuğu çıkacak diye beklerken üstüne koya koya karakteri yüceltmişler.