Children of the Corn (1984)
Yönetmen: Fritz KierschSenaryo: Stephen King (Kısa Hikaye), George GoldsmithYapım: 1984, ABD Süre: 93 DakikaOyuncular: Linda Hamilton, Courtney Gains, Peter Horton, R.g. Armstrong, Anne Marie McEvoyGenç bir çift kendini, soyutlanmış bir toplum olan Nebraska, Gatlin’de kapana kısılmış bulunca, kentin bütün yetişkinlerinin, gizemli bir mısır tarlası tanrısına tapınan sapkın çocuklardan oluşan dinsel bir kült tarafından katledildiğini keşfeder. Çift, ergenliklerindeki bu bağnazların gaddarlığından kaçabilecekler midir, yoksa ‘Mısır Tarlası Tanrısının’ bir sonraki kan adağı mı olacaklardır?Bence bu çok iyi bir film, çünkü: Daha hiçbir şey görmeden bile müziklerin bu film için çok önemli olacağını hissediyorsunuz. Jonathan Elias tarafından yapılan hafifçe elektronik yeni dalga 80’ler orkestrasyonu bir yana, film ayrıca, hem filmin konusuna uygun, hem de sahnede olan olaylarla eş zamanlı bir biçimde korkutucu bir çocuk korosu ile müziklendirilmiş.Bu filmi, 80’lerin korku filmlerinin çoğundan ayıran, illa ki kan olacak diye tutturmaması. Evet cesetler ve katliam sonrasıyla yüz yüze geliyoruz fakat ‘gösterme ima et’ mantığıyla balta, testere veya herhangi bir delici aletin bedenleri delip geçtiğini görme ihtiyacından gelen takıntı ortadan tamamen kaldırılmış ve sonuçta ortaya daha büyük bir korku çıkmış.Isaac’in Gatlin şehrine koyduğu kurallardan memnuniyetsiz bir çocuk olan Joseph, kaçmaya çalışır ama yakalanır. Burada tüm gördüğümüz, giderken yanına almayı planladığı bavula öldürülürken damlayan birkaç damla kandan ibarettir. Filme, akışı zaman zaman hayal gücüne bırakan bir deneyim olarak bakılabilir. Yönetmen Fritz Kiersch, kurbanlara yapılabilecekleri izleyicilere hayal ettirdiği zaman, takdir edilmeyi hak ediyor. Isaac’ın bu katliamının başka bir örneği, filmin başındakinden üç yıl öncesinde gerçekleşiyor. Bir annenin ölümünü telefondan duyuyoruz ve babasının kanının oğlunun yüzüne sıçradığını görüyoruz. Bu filmi harika yapan çoğu şey, görünüşte terk edilmiş bu şehirden geçmeye çalışan çifti gördüğümüz zaman tırmanan gerilimden ileri geliyor.Kiersch’in film ilerlerken gerilimi yükseltmek için kullandığı en etkili tekniklerden bir tanesi de kimliği bilinmeyen ama sübjektif bir bakış açısından çekimler kullanması… özellikle çocukların onları yakalamak için peşlerinde olduklarını anladıktan sonra. (Bunu Evil Dead filminin açılış sekansından hatta Jaws filminin birçok sahnesinden hayal edebilirsiniz) Kirden kahverengileşmiş kırık bir pencereden içeri giren bir çekim var, birinin bir çöp kutusunun arkasından dikkatle bakmasıyla ilgili bir çekim var, Joseph takip edilirken düşük açılı mısır tarlası çekimleri var. Filmin 39’uncu dakikasına kadar genç çift, bütün olayların gerçekleştiği şehre girmediği için ve hatta girişlerinden sonra akışın yavaş ilerlemesiyle, yönetmen zamanı da kendi avantajına kullanmış. Film boyunca şehrin boşluğunu anlatmak için bol bol geniş açılı çekimler de var.Sesli ve görsel efektler kesinlikle nefes kesen cinsten. Zaman atlaması gibi görünen çekimler, Tanrı’nın gazabını simgeleyen hırçın rüzgar ses efektleriyle beraber bolca kullanılıyor. Filmin sonuna doğru, film içindeki en şeytani sesleri duyuyoruz (benim naçizane düşünceme göre). Derin, rahatsız edici ve aşırıya kaçmadan korkutucu. Ve şehrin bütün çocuklarının en psikotik olanı Malachi, tam bütün bu çılgınlıktan kaçacakken Isaac ona bu sesle konuşuyor ve korkunun kapılarının açılmasına neden olan sözleri söylüyor: “Seni de istiyor, Malachi. Seni de istiyor.”Spoiler’a girmeden yazıyı şöyle bitireyim; Stephen King ve ele geçme/şeytan sinemasının meraklıları için bu film bir başyapıt..Son olarak şu bilgileri de vereyim; Stephen King’in ‘The Night Shift’ adlı romanındaki kısa öykü olan ‘Children of the Corn’dan uyarlanan bu film usta tarafından hiçte beğenilmemişti. Hatta King’in filmden nefret ettiği söyleniyordu. Ayrıca 1984 yılından sonra birçok devam filmi çekilen yapımın, Donald P. Borchers yönetmenliğinde çekim aşamasında olan birde yeniden çevriminin olduğunu da ekleyeyim. Olmasaydı şaşardık zaten değil mi?!..