The Exorcist (1973)
Gerçek bir hikayeden beyaz perdeye uyarlanan The Exorcist yani Şeytan filminin asıl hikayesini sizlere aktaracağım. Şimdi resmi kayıtlarda da olan ve tüm dünya tarafından da çokça merak edilip araştırılan Anneliese Michel olayını ele alacağız. Hikayeye başlamadan önce film hakkında ufak bir bilgi vereyim. Şeytan filmi kült bir filmdir ve gelmiş geçmiş en iyi korku filmi olarak kabul edilir. Dünyada oldukça fazla hayranı vardır. Nedeni ise hikayenin özgün olmasıdır. 1973 yapımı bu özgün hikayeyi beyaz perdeye uyarlayan yönetmen ise William Friedkin'dir.Film 12 milyon dolar bütçe ile çekilmiş ve 400 miyon dolar hasılat elde etmiştir. Evet,yanlış okumadınız 400 milyon dolar. Yapım senesine göre bu korku filminin 400 milyon hasılat elde etmesi inanılmaz bir olaydır.1970 ve 1975 arasında gerçekleşen Anneliese Michel olayı ile benzer bir konu filmde işlenmiştir. Paranormal olaylar spiritüalizm ve metafizik aslında çok dikkatli olunması gereken konulardır. Çok kafayı takarsanız delirme noktasında kadar gidebilirsiniz.veya bunları körü körüne sorgulamadan kabul ederseniz cehaletin insana neler yaptırdığının canlı kanlı örneği haline gelirsiniz.Tarih kayıtlarına geçen en meşhur paranormal olay şüphesiz ki Anneliese Michel olayıdır. Anneliese Michel 21 Eylül 1952'de Batı Almanya'nın Bavyera eyaletinde doğmuştur. Ailesi koyu Katoliktir. Babası Josef Michel bir papaz teyzeleri ise rahibedir. Michel anne,babası ve 3 kız kardeşi ile büyür.İlerleyen yaşlarında da Michel ailesi gibi dindar bir insan olur. Anneliese'nin aslında çocukluğu da pek iyi geçmemiştir. Küçük kardeşini böbreklerindeki tümör yüzünden kaybetmiş başka birçok ailevi sorun yaşamıştır. Anneliese'nin hayatı 1968'de lisede 16 yaşında iken tamamen değişmeye başlar. Geceleri kendisini kontrol edemeyecek şekilde kasılırken bulur.Mahkeme kayıtlarına göre Anneliese'nin ilk epileptik nöbetleri 1 sene sonra yani 1969'da gerçekleşir. Wurzburg Psikiyatri kliniğinden nöroloji uzmanları Anneliese'ye epilepsi teşhisi koyar.1970-1975 yılları arasında ise ataklar daha da sıklaşır. Aslında buraya kadar tıbbi bir vaka olduğu kesindir. Daha sonra ise böyle olmadığı anlaşılmaya başlanır. Anneliese gün içerisinde şeytani görüntüler gördüğünü söyler. İbadet halindeyken dua ederken şeytanla ilgili halisülasyonlar görmeye başlar. Kendisinin lanetlendiği hakkında sesler duyar. Mahkeme kayıtlarında 1973 yılında Anneliese'nin bu olaylar yüzünden intiharın eşiğine geldiğini yazmıştır. İçine şeytan girdiğini ve.İblislerin kendine emirler verdiğini söyler. Doktorların ve verdikleri ilaçların kendisine yardımcı olamayacağını anlar. İlk doğrulanmamış teşhis ise kilisedeki bir kadın tarafından yapılmıştır. Anneliese Hz.İsa'nın resimlerinin önünden geçmekten çekiniyor ibadet ederken zorlanıyor ve Katoliklerin kutsal suyunu içmeyi reddediyordu Ayrıca kadın Anneliese'nin çok kötü koktuğunu da söylüyordu. 1970 ve 1975 arası tıbbi olarak Anneliese'de en ufak bir ilerleme olmamıştır. Denemediği doktor ve kullanmadığı ilaç kalmamıştır. Aksine hastalığı daha da şiddetli seyir etmektedir ve sonunda yapılan başvurular sonucunda her ne kadar ilk yapılan talepler reddedilmiş olsa da başpapaz şeytan çıkarma ayini yapmayı kabul eder. Katolik kiliselerinin şeytan çıkarma ayini konusu hakkında sert kuralları vardır.1614 yılından itibaren Rituale Romanum adıyla anılan bu kural altın kural olarak kabul görmüştür. ve günümüze kadar devam etmiştir. 1975 Eylül ayında Katolik kilisesi bu olay için iki tane rahip atadı. Anneliese'ye haftada iki yada üç kez şeytan çıkarma ayinleri yapıldı Anneliese'nin durumu aslında iyiye değil tam aksine daha da kötüye gidiyordu. Hiçbir şey yemiyor ve içmiyordu. İblisin buna izin vermediğini düşünüldüğünden sadece ilaç ile uyutulup yiyecek verilebiliyordu. Kriz anlarında bağırıyor evin herhangi bir yerine işiyor idrarını içiyordu. Ayrıca Ölü bir kuşun kafasını da yemiştir. Masanın altında iki gün boyunca köpek gibi havladığı kayıtlara alınmıştır. Evin içinde çırılçıplak koşuyor örümcek gibi ufak böcekleri yiyor ve anlaşılamayan dillerde konuşuyordu. Kendisine zarar veriyor İki veya daha fazla sayıda erkek Anneliese'yi ancak zapt ediyordu. Seanslar sürekli devam etti.orantısız hakaretleri yüzünden dizleri zarar görmüş Rahipler bu seansları kaydetmişlerdir.Son seans ise 30 Haziran 1976'da yapılmıştır. Atakları azalmamış ve Anneliese' kısmi felçler geçirmiştir kendini bilmez bir şekildedir.Tıbbi tedavi ye de son verilmiştir. Seansların ayrıntılarını ve görüntülerini saklamak amacıyla seanslar kasetlere kaydedilmiştir. Yaklaşık 40 kaset vardır. Anneliese bu esnada da ağır bir gribal enfeksiyona yakalanmış ve bunun sonucunda halsiz kalmıştır. Ayinler yapıldığı sırada garip hakaretleri de yapamaz duruma gelmiştir.Ve son seanstan sonra ertesi gün 1 Temmuz 1976'da annesi Anneliese'nin ölümünü kaydeder. Anneliese öğle vakti son nefesini verir. Polis ve savcıya haber verilir. Ve soruşturma başlar. Aslında bu olay diğer kulaktan dolma uydurma hikayelerden biraz farklıdır.Yaşanmış olmasının işin en ürpertici tarafı olduğu kesin. Anneliese ölmeden önceki gün ertesi gün öleceğini ancak önemli olmadığını artık huzur bulduğunu söylemiştir. Youtube'dan Anneliese Michel hakkında araştırma yaptığınızda ayinin içeriklerini ulaşabilir ses kayıtlarını dinleyebilirsiniz. Çıkardığı sesler çok gariptir.7 farklı dilde kelimeler söylediği kayıtlara geçilmiş. Tıp litaretüründe göre psikiyatrik hastaları kriz anlarında yaptıklarını hatırlayamaz Ancak Anneliese kriz bittiğinde en ufak ayrıntısına kadar hatırlarmış. The Washington Post haberine göre Anneliese'nin etrafındaki insanların ve diğer nesnelerin üzerinde şeytani ruhların yüzlerini görmüştür. Anneliese Lucifer Fleishichman Judas Ascariot ve Nero gibi şeytanlar tarafından ele geçirildiğini belirtmiştir. yine Anneliese'nin dediğine göre birkaç lanetlenmiş ruh da kendini Anneliese'a göstermiştir. Anneliese'nin ölümünden sonra birçok olay olmuştur. İhmalden dolayı annesi ve babası ölüme sebep olmaktan Papaz Ernst Alt ve Peder Arnold Renz altı ay hapis cezasına ve üçer yıl da gözaltı cezasına çaptırılmıştır. Bu süreç boyunca Anneliese fiziksel olarak da çok yıpranmıştır. 10 ay boyunca 67 kez şeytan çıkarma ayinine maruz kalmıştır. Ayinler esnasında diz çökmesinden diz kapakları rahatsızlanmış ve ayak bağları kopmuştur. "Ayinler esnasında papaz ve ailesi Anneliese'yi bir şeyler yemeye zorlasalar Anneliese yaşayabilirdi" gibi tezler ortaya atılmış.kız kardeşi mahkemedeki açıklamasında bütün bu denemeler ve seanslar boyunca Anneliese ilaç almamak ve bir şey yemeye zorlanmamak için hastaneye gitmeyi de reddettiğini belirtmiştir. Otopsi kayıtlarına göre Anneliese 1 Temmuz 1976'da 33 kiloda susuzluk ve gıda eksikliği yüzünden ölmüştür. Ölürken zatürre ve yüksek ateşten dolayı çok acı çekmiştir. Anneliese'in ölmeden önce son sözleri ''Kurtuluş için dua edin'' olmuştur. Ayrıca annesine de "Anne korkuyorum.'' demiştir. Anneliese'nin nasıl öldüğü hala gizemini koruyor. Dosyası mahkemede kapalıdır.Kilise ise Anneliese öldükten sonra içine şeytan veya cin girmediğini söyleyerek ilginç bir açıklama yapmıştır. Öldükten sonra da mezarı ile ilgili de ilginç hikayeler olmuştur. Filmler kısmına geldiğimizde ise 1973 yılında,bu olaylar yaşanırken The Exorcist filmi çekilmiştir.Aynı konu işlenmiştir.Filmde 12 yaşındaki kızın içine şeytan girmesi anlatılır.Bu filmi kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum.Bu film çok büyük eleştiriler almıştır.Film çekimlerinde sette iki kere yangın çıkmıştır.Işıkçı ve ses asistanı ölmüştür.Kostümler çalınmıştır.Üç figüran kalp krizi geçirmiştir. Linda Blair yani içine şeytan giren kızı canlandıran oyuncu yataktan düşerek kolunu kırmıştır.
The Exorcist (1973) Trailer
Exorcist II: The Heretic (1977)
Exorcist II: Heretic John Boorman'ın yönettiği ve William Goodhart tarafından yazılan 1977 yapımı bir Amerikan korku filmidir. Oyuncu kadrosunda Linda Blair , Richard Burton , Louise Fletcher , Max von Sydow , Kitty Winn , Paul Henreid ve James Earl Jones bulunmaktadır. William Peter Blatty'nin romanına dayanan ve William Friedkin'in 1973' te çektiği The Exorcist filminin devamı niteliğindeki bu film, orijinal filmden dört yıl sonrasını anlatmaktadır. Filmde 16 yaşındaki Regan MacNeil baş karakterdir. Filmin müzikleri Ennio Morricone tarafından yapılmıştır Filmin dağıtım şirketi Warner Bros' dur. 17 Haziran 1977 de vizyona girmiş film süresi 117 dakikadır Filmin Bütçesi 14 milyon dolar filmin Gişesi ise 30,7 milyon dolardır..Film piyasaya sürüldüğünde kritik bir başarısızlık olarak görülmüştür. Exorcist II sadece serinin en kötü filmi değil tüm zamanların en kötü filmlerinden biri olarak kabul edilir . Aktör Paul Henreid'in oynadığı son filmdir. filmin konusu şu şekildedir. İnançlarıyla mücadele eden bir rahip olan Philip Lamont hastaları iyileştirebildiğini iddia eden Güney Amerikalı bir kızın şeytan çıkarmasına izin veriyor ancak işler yolunda gitmiyor. yanan mumlar yüzünden kızın elbisesi alev alıyor ve kız yanarak ölüyor. Daha sonrasında Lamont dört yıl önce Regan MacNeil' den bir Asur iblisi olan Pazuzu' yu çıkarmak için yaptığı törende ölen Peder Lankester Merrin' in ölümünü araştırmak için Kardinal tarafından görevlendirilir. Kardinal, Lamont' a Merrin' in, ölümcül sapkınlık suçlamalarıyla karşı karşıya olduğunu suçlamada bulunanların Kilisenin modernleşme çabalarından ötürü ve Şeytan' ın var olduğunu kabul etmek istemediklerini bu yüzden araştırmasının çok önemli olduğunu söyler. Regan şimdi normal görünüyor ve New York'ta Sharon Spencer' in gözetiminde aynı çatı altında onunla birlikte kalıyor ve Dr. Gene Tuskin tarafından bir psikiyatri enstitüsünde tedavi ediyordur. Regan Washington DC' deki olaylar hakkında hiçbir şey hatırlamadığını iddia ediyor ancak Tuskin anılarının sadece baskılanmış olduğuna inanıyordur. Peder Lamont enstitüyü ziyaret eder, çabalamasına rağmen Regan'ı Peder Merrin'in ölümü hakkında sorgulama girişimleri, Yanlış yaklaşımın Regan'a vereceğine inanan Dr. Tuskin tarafından reddedilir. Merrin' in ölümünü anımsatma girişiminde bulunan Dr. Tuskin, senkronize hipnoz yöntemi ile bağlandığı Regan' dan şeytan çıkarma ayinini öğrenmeye çalışır. Georgetown' daki evde Sharon'un rehberliği ile bir tur attıktan sonra o Lamont, Regan ile senkronize hipnoz yöntemi ile bağlanmaya karar verir. Bu işlem sonucunda Merrin' nin anılarına da girmeyi başarır Afrika' da genç bir çocuk olan Kokumo'nun Pazuzu tarafından geçirildiğini ve daha sonra Kokumo'nun Pazuzu'yla savaşmak için psişik güçler geliştirdiğini öğrenir.. Şeytan Pazuzu'yu şifa yeteneğine sahip insanlara saldırması için göndermiştir. Regan başkalarının zihinlerine telepatik olarak ulaşabilme yeteneğine sahiptir. bu yeteneğini otistik bir kızın konuşmasına yardımcı olmak için bunu kullanmıştır. Psişik güçleri olan Kokumo ve Regan gibi insanlar insanlığın yeni öncüleridir. Lamont ve Regan Georgetown'daki eski eve geri dönerler. Regan'ın güvenliği konusunda endişe duyan Tuskin ve Sharon onları yol boyunca taksiyle takip eder. Pazuzu ona sınırsız güç sunarak Lamont'u baştan çıkarır Taksi, Georgetown'daki eve çarpar sürücü ölür, ancak yolcular hayatta kalır ve Sharon'un Pazuzu'nun etkisi altına girer ve Tuskin'in eve girmesini engellemek için kendin ve evi ateşe verir. Lamont başlangıçta Pazuzu'ya yenik düşse de, Regan tarafından geri getirilir ve Pazuzu'ya saldırır,bir çekirge sürüsü evin penceresini kırıp içeri girer ve ev parçalanmaya başlar. Ancak Lamont, Pazuzu'nun kalbini sökerek öldürmeyi başarır. Sonunda, Regan, Kokumo'nun çekirgelerden kurtulmak için yaptığı aynı ritüeli gerçekleştirir ve başarılı olur. Evin dışındaki sokakta , Sharon yaralanmalarından dolayı ölür. Tuskin, Regan'ı koruması için Lamont'a emanet eder. Regan ve Lamont ayrılırken, polis Tuskin'e neler olduğu hakkında sorular sorar ve film sona erer.Filmin rol dağılımı şu şekildedir;Linda Blair Regan MacNeil olarak Richard Burton , Peder Philip Lamont olarak Louise Fletcher Dr. Tuskin olarak Peder Lankester Merrin olarak Kitty Winn Sharon Spencer olarak Paul Henreid Kardinal olarak James Earl Jones Kokumo olarak Joey Green, genç Kokumo olarak Ned Beatty Edwards olarak Belinda Beatty Liz olarak Barbara Cason Bayan Phalor olarak Ken Renard Abbot olarak Dana Plato Sandra Phalor olarak Karen Knapp Pazuzu'nın sesi olarak rol almıştır. Özgün The Exorcist'in yazarı / yapımcısı ve direktörü olan William Peter Blatty ve William Friedkin senaryoya dahil olma konusunda hiçbir istekleri yoktu. Filmin ortak yapımcısı Richard Lederer'e göre, Exorcist II nispeten düşük bütçeli bir film olarak düşünülüyordu: Esasen yapmak istedikleri şey ilk filmi yeniden yapmaktı araştırmacı bir rahip, şeytan çıkarma ile ilgili herkese sorular soracak daha sonra ilk filmde kullanılmayan görüntüleri kullanarak. Düşük bütçeli yaklaşık yani 3 milyon dolarlık bir film yapılacaktı daha sonra bütçe 14 milyon dolar bütçeli bir film haline getirme kararı alındı.Oyun yazarı William Goodhart, The Heretic adlı senaryoyu yazması için görevlendirildi; senaryo Pierre Teilhard de Chardin'in kuramlarına dayanıyordu. Goodhart'ın senaryosu, orijinal filmle kıyaslandığında daha metafiziksel ve entelektüel bir yaklaşım benimsedi. Buradaki, iyilik ve kötülük arasındaki savaşı, insan bilincinin merkezinde oluşturacaktır Katolik teolojisi çerçevesinde, insan bilinçlerinin bir teknoloji ile bir araya getirilebileceği , bunun aynı zamanda iyilik ve kötülük. arayışında olanlar arasında bir çatışmaya yol açacağı konusu işlenmiştir. Yıllar önce, Boorman, Warner Bros tarafından ilk Exorcist filmi için olası bir yönetmen olarak düşünülmüştü, ama fırsatı reddetti çünkü hikayeyi "oldukça tiksindirici" buldu. Ancak, bir devam filmi yönetme fikriyle ilgilendi ve Burada gelişmekte olan zamanı harcamak zorunda kalmadan son derece iddialı bir film yapma şansını gördü. Linda Blair , Exorcist II için Regan MacNeil rolünü yinelemeyi kabul etti, ama iblis makyajı yapmayı reddetti bu yüzden şeytani Regan'ı tasvir eden kısa geri dönüş sahneleri kullanıldı. Boorman tarafından Max von Sydow , Peder Merrin'in rolünü yeniden ikna edildi; İlk Exorcist filmin olumsuz etkisi konusundaki endişeleri nedeniyle başlangıçta geri dönmek istemiyordu. Kitty Winn , Ellen Burstyn'ın rolü Chris MacNeil olarak geri dönmeyi reddettikten sonra, Exorcist II için Sharon Spencer rolünü yeniden canlandırmak için ikna oldu. Boorman, ilk filmdeki Peder Joseph Dyer rolünü yinelemek için William O'Malley ile temasa geçti. Bununla birlikte, O'Malley meşguldü ve rolü almadı ve Peder Dyer'in karakteri Peder Philip Lamont olarak değiştirildi. Dr. Gene Tuskin'in rolü, Chris Sarandon ve George Segal'ın her ikisi de göz önünde bulundurularak bir erkek için yazılmıştı. Karakterin cinsiyetini değiştirirken, hem Ann-Margret hem de Jane Fonda göz önünde bulunduruldu.En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü'nü kazanan Louise Fletcher bu rolü kabul etti. Principal photography'nin Mayıs 1976'da 12.5 milyon dolarlık bir bütçeyle başladığı film sonunda 14 milyon dolar mal oldu. Boorman, filmin büyük bölümünü Etiyopya ve Vatikan dahil filme almak istediği halde, birçok planının imkansız olduğu ortaya çıktı ve sonuçta Warner Bros filme alınması gereken önemli dış sahneleri belirleyip birleştirdi Georgetown'daki MacNeil evinin bile stüdyoda kopyalanması gerekiyordu çünkü film yapımcıları orijinal evde film çekmek için izin alamamışlardı. Film yapımcıları, Washington şehir görevlilerinin gerçek adımlarla sahneleri çekmelerine izin vermedikleri için, MacNeil evinin bitişiğindeki meşhur “Hitchcock Steps” 'i tekrarlamak zorunda kaldılar. Boorman, Goodhart'ın senaryosundan memnun değildi ve Goodhart'dan Rospo Pallenberg'in fikirlerini içeren bir yeniden yazma yapmasını istedi. Goodhart reddetti ve bu yüzden senaryo daha sonra Pallenberg ve Boorman tarafından yeniden yazıldı. Filmin çekimleriyle Goodhart'ın senaryosu sürekli olarak yeniden yazılıyordu, film yapımcıları hikayenin nasıl biteceği konusunda kararsızdı Linda Blair: "" İlk başta çok iyi bir senaryoydu. Sonra herkes imzaladıktan sonra beş kez yeniden yazdı ve ilk filme benzer bir şey kalmadı". demiştir. Exorcist II , üretim sırasında sayısız sorunla karşı karşıya kaldı. Heretic , Warner'ın en büyük lansmanıydı. ancak gişede bir hayal kırıklığı oldu. Film sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde 30.749.142 $ 'lık bir kazanç elde etti, ancak orijinal filmin brütüne kıyasla hayal kırıklığıydı.Film bir çok olumsuz geri dönüş aldı.
Exorcist II: The Heretic (1977) Trailer
The Exorcist III (1990)
Exorcist III William Peter Blatty tarafından yazılan ve yönetilen bir 1990 yapımı Amerikan doğaüstü ve psikolojik bir korku filmidir. Exorcist serisinin üçüncü filmidir.ve Blatty'nin romanı Legion'un (1983) film uyarlamasıdır.Filmde George C. Scott , Ed Flanders , Jason Miller , Scott Wilson ve Brad Dourif rol alıyor. Seride Pazuzu'nun ana antagonist olmadığı Exorcist serisindeki tek filmdir.İlk filmden on yedi yıl sonra geçmekte ve filmde Exorcist II: The Heretic'in olaylarını görmezden gelinmektedir.Filmin senaryosu ilk filmden bir karakter olan Binbaşı William F. Kinderman'ın Georgetown'daki bir dizi cinayeti araştırıyor olması üzerine kurulmuştur. cinayetlerin arkasında şeytani bir güdü var gibi görünüyor ve ayrıca ölmüş bir seri katil olan "İkizler" in tüm özelliklerini taşımaktadır. Exorcist II'nin eleştirel ve ticari başarısızlığından sonra gelen :film gişe rekoru kırdı. Genel olarak eleştirmenlerden karışık eleştiriler aldı, bunlardan bazıları kusurlu olduğunu yönündeydi eleştirmen Brian McKay, filmin “ilk hikaye kadar ürpertici değil”, “en azından kaliteli bir devamı” olduğunu, izlemeye değer olduğunu, ancak birçok “dengesiz” açıdan acı çektiğini belirtti. Film, Georgetown sokaklarında dolaşan birinin bakış açısıyla başlıyor, "rüyalar görüyorum ... bir gül ... ve uzun bir merdivenden düşüyorum." Bakış açısı, o gece bir kiliseye varmak üzere olan kötülükle ilgili bir uyarı gösterir. Demonik büyüler duyulur. Yapraklar ve diğer sokak çöpleri, aniden kiliseden içeri uçar. Daha sonra Teğmen William F. Kinderman'a Thomas Kintry adında 12 yaşındaki bir çocuğun öldürüldüğü haberi gelir. Kinderman, arkadaşlarına, Rahip Dyer adlı bir rahibi en sevdiği filmi görmek için dışarı çıkardığını söyler. "Harika bir hayat". Kinderman, daha sonra, çarmıhı da dahil olmak üzere, o sabah araştırdığı genç çocuğun cinayetinin korkunç ayrıntılarını anlatır. Yakında başka bir cinayet gerçekleşir - bir kilisede bir papazı da aynı şekilde bulunur. Dyer hastaneye kaldırılır ve ertesi gün o da aynı şekilde öldürülür. Dyer'in kanıyla bir duvara yazılan "IT'S A WONDERFULL LIFE" yani "Harika bir hayat" kelimesi bulunur.Suç mahallerindeki parmak izleri birbirleri ile eşleşmiyor bu da cinayetlerden farklı kişilerin sorumlu olduğunu göstermektedir Kinderman, hastane personeline on yedi yıl önce seri katil James "The Gemini" Venamun, idam edilmesini her kurbanının sağ işaret parmağını kesmesini ve İkizler burcunun Zodyak işaretini sol elinin avuç içine yapmasını üç yeni kurbanın İkizler Katilinin metoduyla öldürüldüğünü ,Dahası, sahte itirafları ayıklamak için bu metodun medyaya paylaşılmadığını sadece Richmond polisinin cinayet departmanı tarafından bir sır olarak saklandığını anlatır. Dr. Temple Kinderman'a şu an Hücre 11'de kalan erkeğin on yedi yıl önce amaçsızca hafızasını kaybetmiş olarak dolaşırken bulunduğununu yakın zamana kadar hastayken şimdi tamamen iyileştiğini ve İkizler Katili olduğu iddia ettiğini anlatır. Kinderman, hastanın öldüğünü zannettiği arkadaşı Peder Damien Karras'a benzediğini görüyor. Hasta Kinderman'dan medyaya kendisinin İkizler Katili olduğunu ilan etmesini ister Ertesi sabah, bir hemşire ve Dr. Temple ölü bulunur.hücre 11'deki hasta Kinderman'a ölmekte olan Karras'ın bedenine giren bir ruh olduğunu iddia eder. açıkça ismini zikretmese de öfkeli olan şeytanın onu Karras'ın bedenine yerleştirerek şeytan çıkarma ayini ile alakalı insanlardan intikamını aldırdığını söyler. Hasta yaşlılık bunaması olan yaşlılara ruhunu kolayca geçirip ve cinayetleri işlemek için kullanmaktadır ayrıca Hasta Dr. Temple'ı Kinderman'a getirmeye zorladığını Dr. Temple'ın baskıya dayanamayıp intihar ettiğini de söyler.Hasta yaşlı bir kadını kullanıp. Kinderman'ın kızını öldürmek için başarısız bir girişimde bulunur.Ele geçirilen yaşlı kadın Kinderman'a saldırır, ancak bir rahip olan Peder Paul Morning o anda 11 numaralı hücreye gider ve hastaya bir şeytan çıkarma girişiminde bulunur.bu yüzden Kinderman kurtulur ve hastaneye gider. ancak rahip de öldürülür. Kinderman hücreye geldiğinde rahibin cesedini bulur sonra Karras'ı ruhtan kurtarmaya çalışır, ancak hasta onu duvara fırlatılır. Kinderman Karras'a “Damien, onunla savaş” der. Karras, özgür iradesini kısa süreliğine geri kazanır ve Kinderman'a "Bill, şimdi! Şimdi vur! Şimdi beni öldür!" der. Kinderman tabancasıyla birkaç kez ateşe eder, Karras'ı göğsünden vurur ve ölümcül olarak yaralar. ve sonunda Karras özgür. Zayıf nefeslerle, "Biz kazandık, Bill. Şimdi özgür bırak beni."der Kinderman tabancasını Karras'ın kafasına ateş eder.Film, Kinderman'ın Karras'ın mezarının yanında durması ile biter.Başlangıçta, The Exorcist'e devam etme arzusu olmayan William Peter Blatty nihai filmde küçük bir rol oynamış olsa da , nihayetinde orijinal Exorcist romanında önemli bir karakter olan Teğmen Kinderman'ı içeren bir hikaye ile ortaya çıktı. merkezi kahramanı olarak. Blatty, Lejyon'u doğrudan ekli The Exorcist'in yönetmeni William Friedkin ile uzun metrajlı bir film olarak tasarladı. Önceki senaryonun eleştirel ve ticari başarısızlığına rağmen, Warner Bros , Blatty ve Friedkin'in başka bir Exorcist filmi için planlarını yapmaya istekliydi. Blatty, "herkes Exorcist III'ü istemişti. Ben senaryoyu yazmamıştım, ama başımdaki hikayeyi aldım ... ve Billy onu sevdi" dedi. Ancak Friedkin, kısa bir süre sonra, filmde kendisi ve Blatty arasındaki çelişkili görüşler nedeniyle projeden ayrıldı. Proje gelişimi çıkmaza girdi ve Blatty 1983'te yayımlanan Legion'u romanına göre yazdı. bu roman çok satanlardan biriydi. Blatty daha sonra kitabı tekrar bir senaryo haline getirmeye karar verdi. Film şirketleri Morgan Creek ve Carolco'nun ikisi de film yapmak istedi; Carolco, Carolco'nun yetişkin bir Regan MacNeil'in olduğu ikizleri katili fikrini önermesi üzerine Morgan Creek'e karar verildi. Blatty, senaryosunu beğenen John Carpenter'a yöneltici olmayı önerdi; Bununla birlikte, Carpenter, Blatty'nin filmi gerçekten yönetmek istediği ortaya çıktı. Morgan Creek'le olan anlaşması gereği, Blatty filmi kendisinin yönetti ve Georgetown'da film çekildi. The Exorcist'te rol alan Lee J. Cobb'ın 1976'da öldüğü için, Kinderman'ın rolü yeniden biçimlendirilmek zorundaydı. Oscar ödüllü George C. Scott , Blatty'nin senaryosundaki etkileyici role imza attı:" Bu bir korku filmi ve çok daha fazlasıydı ... Bu ilginç, karakterler ile karmaşık bir şekilde hazırlanmış gerçek bir dram ... ve bu onu gerçekten ürkütücü yapan şey. " 11 milyon dolarlık bir bütçeyle, geçici olarak adlandırılan Exorcist: Legion , 1989 yılının ortalarında sekiz hafta boyunca Georgetown'da çekildi. Ek iç filme daha sonra Wilmington, Kuzey Carolina'da bulunan DEG Stüdyolarında gerçekleştirildi. Blatty, filmin zamanında tamamladı ve sadece bütçenin biraz üzerindeydi. Ancak, dört ay sonra Morgan Creek, Blatty'ye yeni bir sonun bulunması gerektiğini bildirdi.bunun Exorcist ile hiçbir ilgisi olmadığı konusunda ısrar ettiğini söyledi. Bir şeytan çıkarma olmalıydı. prodüksiyon bütçesine 4 milyon dolar daha eklendi ve bir şeytan çıkarma ayini filme alındı
Exorcist: The Beginning (2004) filmin yönetmeni Renny Harlin Senaristi William Wisher ve Caleb Carr'dır Oyuncu kadrosunda:Stellan Skarsgard , James D’arcy ve Izabella Scorupco bulunmaktadır Filmin yapımcısı James G. Robinson görüntü yönetmeni Vittorio Storano'dur. Filmin Müzikleri Trevor Rabin tarafından yapılmıştır. Filmin Türü :Korku ve Gerilimdir filmin Yapımcı Firması Morgan Greek Yapım gösterim yılı 2004 Yapım Ülkesi :ABD Orijinal Dili :İngilizce Filmin Süresi :109 dakikadır. Filmin Konusu şu şekildedir .Film, temelde 1973 yılında çevrilen Şeytan filminin başlangıcı olarak kurgulanmıştır. Peder Merrin İkinci Dünya Savaşında yaşadıklarından sonra peder olmayı bırakmış ve kötü anılarından kurtulabilmek için Afrika’ya gelmiştir. Bir gün kendisini bulan İngiliz bir koleksiyoncu, Kahire’de bir kazı yapıldığını ve küçük bir heykelcik ile ilgilendiklerini söyler. Peder ilk başta kabul etmek istemede de sonradan ikna olur ve kazı çalışmalarına katılır. bundan tam 1500 yıl önce şeytanın izini süren iki rahip önderliğindeki bir ordu, şeytan tarafından bozguna uğratılmıştır. Bu katliamdan sağ olarak kurtulan rahip, oraya bir kilise yapılmasını ve toprağın altına gömülmesini ister. Böylelikle şeytanı oraya hapsedecektir. Ancak kazı çalışmaları sonucunda kilise ve kilisenin altındaki şeytansı güç ortaya çıkar ve kazı çalışmalarına katılan insanları öldürmeye başlar. İnancını kaybetmiş olan peder, bu olaylar karşısında kayıtsız kalamaz. Olayları her ne kadar bilim ile açıklamaya çalışsa da, bilim yetersiz kalmaktadır. Film, bir adamınım görüntüsü ile açılır, yüzünde yaralar vardır ve susuzluktan dudakları çatlamıştır. Elinde tespihi ile güçlükle yürümektedir. Bir bebek ağlaması duyar. Kamera etrafı gösterdiğinde buranın bir savaş alanını andıran bir yer olduğunu, birçok cesedin yerde yattığını ve akbabaların üzerinde uçtuğu gösterilir. Kıyafetlerinden peder olduğu anlaşılan adam, yerdeki cesetlerden birinin yanına gelir. Elinin altında bir heykelcik tutmaktadır. Tam onu alacakken, adam bileğinden tutar ve yardım ister. Peder korku ile geri çekilir. Kamera ortamı daha net biçimde gösterir. İnsanlar ters duran çarmıhlara gerilmişlerdi. Daha sonra film, 1949 yılında Kahire, Mısır’da başlar. Yağmurlu bir havada Mısır'ın çarşısı gösterilmektedir. Pelerinli küçük bir çocuk, barda oturan bir adamın yanına gelir ve ona el yapımı bir şey satar. Adam, çocuğun sattığı şeyin önemsiz olmasına karşın satın alır. Bu, adamın merhametli biri olduğunun sinyallerini verir. Daha sonra yanına, İngiliz bir koleksiyoncu için çalışan bir adam gelir ve bir iş teklifinde bulunur. Afrika’da bir keşif yapıldığından ve geçmişinin 5'inci yüzyıla dayanan bir Hıristiyan kilisesi bulunduğundan bahseder. Ancak adam bunun mümkün olmadığını, o dönemde Hristiyanlığın Bizans İmparatorluğu tarafından benimsediğini fakat onların da o kadar uzağa gidemediklerini söyler. Ancak adam bu konuda ısrarlıdır. Kazı çalışmalarını İngilizler finanse etmektedir ve kilisede değerli bir objenin bulunduğunu düşünmektedirler. Teklif edilen görev ise oraya gidip kazı çalışmalarına katılması ve o nadide parçaların adama getirilmesini içermektedir. Burada söylenen söz dikkat çekicidir. “Hırsız olduğumu mu sanıyordun” demesi üzerine adamın verdiği cevap “hayır, sadece her şeye karşı inancını kaybetmiş biri olduğunu düşünüyordum” der. Burada, kahramanı tanıtan birkaç cümleye yer verilir. Savaştan önce arkeolog ve din adamı olduğu ancak bir sebepten ötürü din adamlığını bıraktığı öğrenilir. Adamı, kazı çalışmalarına ikna etmek için cebinden aradıkları parçanın deriden yapılmış bir kopyasını çıkartır ve masanın üzerine koyar. Bu parça filmin başında gösterilen heykelciğin aynısıdır. Filmin başında duyduğumuz bebek ağlama sesi burada da duyulur. Buradaki gerçekten bir kadının kucağında duran çocuğun ağlamasıdır ancak kötü bir şeylerin olacağının habercisi gibidir. Peder, bunun Sümerlilere ait olduğunu söyler ve neden Afrika’da olduğunu düşündüklerini sorar. Adam bu soruyu yanıtsız bırakır, Pederin merak uyandıran bu durumu araştırmak isteyeceğinden emindir. Peder görevi kabul eder ve Daha sonra Kenya Nairobi’deki İngiliz Ordu Karargahına gider Peder karargahın merdivenlerinde elindeki örneği incelerken, kapının önünden İngiliz askerleri geçer ve Pederin yüzündeki ifade değişir. gözünün önüne eskiye ait bir görüntü gelir sonradan bunun İkinci Dünya Savaşına ait olduğu anlaşılacaktır.Görüntü bir adamın Merrin’e binbaşının onu çağırdığını söylemesi üzerine kesilir ve Merrin binbaşının yanına gider. Binbaşı hobi olarak kelebek koleksiyonu yapan biridir. Binbaşı Merrin’e kazı hakkında bilgi verir. Bu sırada içeri adının Francis olduğunu öğrendiğimiz bir Peder girer. Kazı sırasında beraber çalışacaklardır. Aralarında geçen konuşmada Merrin artık din ile ilgilenmediğini ve kendisine peder yerine bay olarak hitap edilmesini istediğini söyler. Binbaşı Peder Francis'i Vatikan'ın kazı alanında dini değerlere uygun hareket edilip edilmediğinden emin olmak için görevlendirdiğini söyler. Merrin "Kazı alanının Vatikan’a neden açıldı diye sorar." Binbaşı, “Biz açmadık, yani resmi olarak” diye cevap verir. Ancak Peder Francis ile bakışmalarından bir şeyler sakladıkları bellidir. daha sonra orada Vatikan’ın örtbas ettiği bir olayın yaşandığı anlaşılacaktır. Peder Francis, Merrin’e bu konu ile ilgili teorisini sorar. Merrin Vatikan’ın bu konu ile ilgili arşivlerinde bilgi olması gerektiğini söyler ancak enteresan bir biçimde bu konu ile ilgili bir bilgi yoktur. Böyle bir bilgin olmadığını söyleyen Peder Francis “En az biz de sizin kadar karanlıktayız” der. Peder Francis ve Peder Merrin Turkana’ya, kazı alanına doğru gitmekteyken. yol kenarında bir mezarlık görürler. Çevirmen olarak görev yapan Chuma adındaki şoföre ne olduğu sorulduğunda "Veba" diye cevap verir. Kaç insan öldü denildiğinde ise "Hepsi" der. Araba bir yerleşim yerinde durur ve Peder Merrin içeri girip kazı alanında kendisine yardım edecek olan adamın yanına gider. Adamın adı Jeffrie'dir ve suratında kabarcıklar vardır.daha sonradan aralarına katılan bayan doktor bunun alerjik bir tepki olduğunu söyler. Jeffrie, kilisenin gayet iyi durumda olduğunu fakat ellerinde kalan adamların içeriye girmeyi istemediklerini söyler. Neden sorusunu yanıtsız bırakarak masadan kalkar ve "kazı alanına gitmem gerek" der. Bu sırada adının Sara olduğu öğrenilen doktor ile Merrin konuşmaya başlar. Merrin, neden kiliseye girmediklerini bir kez de doktora sorar. Doktor “Kötü ruh yüzünden” diye cevap verir. Merrin’in kötü ruhlara inanıyor musun sorusuna “Hayır ben doktorum” diye cevap verir. Sara, bir peder olarak Merrin’in inandığına emindir ancak Merrin, bir peder olmadığını, bir arkeolog olduğunu söyler. O sırada Peder Francis, Emiglo adında bir adam ile birlikte içeri girer ve Emiglo’nun otelinde kalacaklarını söyler. Emiglo’nun James ve Joseph adında iki tane oğlu vardır. Kazı alanına doğru giderken, yolun yanındaki arazide kabile reisi görülür. Merrin, kazı alanına gelmiştir. İlk dikkatini çeken şey işlemelerdeki renklerin çok canlı olmasıdır. Beş yüzyıl öncesine ait olmasına karşın çok iyi durumdadırlar. Merrin bir tahminde bulunur ve aslında bu tahmini doğrudur. “Kilise inşa edilmiş ve hemen ardından gömülmüş gibi” der ama bu anlamsız olduğu için üzerinde çok durmaz. Peder Merrin, Chuma’nın yanına gidip kiliseye girmek istediğini söyler. O sırada, gündüz vakti sırtlanların etrafta gezinmesi ilgisini çeker. Yanlarındaki bir adam, sanki içine kötü bir ruh girmiş gibi titremeye başlar. Chuma oldukça sakindir. Merrin nesi olduğunu sorar Chuma "Sıcaktan olabilir" diyerek geçiştirir. Merrin bu sırada Joseph’in kazı alanında koşuşturduğunu görür ve peşinden gider. Joseph’in kazıya karşı ilgisini gören Merrin ona bir kazı aleti hediye eder. Doktor Sara’nın yanına gelen Merrin, kriz geçiren adam hakkında bilgi alır. Sara krizinin durduğunu kontrol için hastanede tutmak istediğini fakat Turkana yerlilerinin artık ilaçlarına güvenmediğini söyler.Sara Merrin’e ne bulmayı umduğunu sorar. Merrin, “Hristiyanlık yeryüzüne inmeden bin yıl önce neden kilise inşa edildiğini ve gömüldüğünü” diye cevap verir. Bu sırada, Jeffre Sara’ya aziz Joseph kolyesi hediye eder ve şans için olduğunu söyler. Jeffrie’nin Sara’ya karşı ilgi duyduğu her halinden bellidir. Merrin, Jeffrie’ye ne zaman kilisenin içine girebileceğini sorar. Kapıya ulaşmaları zaman alacağını fakat Chuma’nın onu çatıdan içeri sokabileceğini söyler. Merrin çatıdan içeri girer. Chuma da aşağıya iner ama merdivenin başında durur ve ilerlemez. Hemen arkasından da Peder Francis aşağıya iner. Peder, duvardaki ikonlarda, Tanrının en sevdiği melek olan Lucifer’in ikonuna bakar. Merrin, cennetteki savaştan sonra Lucifer’in kovulduğunu söyler. Lucifer’in ikonunun, Merrin’in aradığı heykelciğe olan benzerliği dikkat çekmektedir. Peder Francis, “Kiliseler cenneti yüceltmek için vardır ama burada silahlar aşağıya bakıyor” der ve arkasında duran tersine çevrilmiş, çarmıha gerilmiş İsa’nın heykelini fark ederler. Merrin, Chuma’ya kilisenin bir envanteri olup olmadığını sorar. Chuma kendisinin bilgisi olmadığını ama baş arkeoloğun bilgisi olabileceğini söyler. Ancak baş arkeolog Bession aklını yitirmiştir. Bession’un çadırında inceleme yapan Merrin aradığı heykelciğin çizimi bulur ve Aramice yani İsa’nın yaşadığı dönemde kullanılan dil ile yazılmış bir yazı bulur. Bu yazıda “Beklenen çöküş, kan gölünden yükselecek” yazmaktadır. Sara kağıtlar ile fal bakarken kilisedeki ikonlara benzeyen ve şeytanı andıran bir kâğıt çıkar. Kâğıtları karıştırıp tekrar dağıtır ve aynı figür tekrar çıkar. Tam bu sırada, Merrin gelir. Merrin Sara’ya Bession’u tedavi edip etmediğini sorar. Sara Bession’da enfeksiyon ya da bir yarası olmadığını, onun sorununun ruhsal olduğunu söyler. Bession’un aklını kaçırması kilisenin lanetli olduğuna inanılmasının nedenlerinden biri olmuştur. Diğer bir nedeni de ortadan kaybolan insanlardır. Merrin, artık dine inanmadığının bir göstergesi olarak, kötü ruhlar ile dalga geçen bir ifade takınır. Sonrasında Merrin Sara’nın kolunda bir iz görür. Bu iz ikinci dünya savaşında Nazilerin toplama kamplarındaki esirlere yaptıkları dövmelere benzemektedir. Sara savaş döneminde Naziler tarafından toplama kampına gönderilmiştir. Orada Naziler tarafından tecavüze uğramıştır. Kocası ile savaştan sonra tanışıp Afrika’ya gelmişlerdir. Bir gün kocasına Nazilerin ona yaptıklarını anlattığında kocasının bir daha kendisine dokumadığını Merrin'e anlatır. Sara Merrin’e “bir pederi arkeoloğa çeviren şey nedir?” diye sorar., Merrin "Dokunabileceğim gerçek şeylerle çalışmak istediğim için arkeolog oldum" diye cevap verir. Merrin, ertesi gün Bession’u görmeye gideceğini söyler. Sara, Bession’un yattığı sanatoryumun idarecisi olan Peder Cianity ile de konuşmasını söyler. Bir sonraki sahnede Peder Francis, bir haç önünde dua etmektedir. Önce düz duran haç, sonradan yerinden oynayarak ters döner. Peder Francis haçı düzeltir ve istavroz çıkartır. Odadan çıktığında haç tekrar ters dönmüştür. Merrin odasında Bession’un çadırından aldığı çizimlere bakmaktadır. Bu sırada yine İkinci Dünya Savaşı’na ait bir anısını hatırlar. Anısında küçük bir kız çocuğu yerde yatan babası için ağlamaktadır. Nazı Subayı Merrin’e adını sorar. daha sonra, “Tanrı bugün burada yok peder” der ve bir silah çıkararak küçük kızı başından vurur. O anı tekrar tekrar yaşayan. Merrin karşısında duran aynaya vurarak kırılmasına neden olur ve odasındaki saat birden durur. Bir sonraki sahnede James bir kuyunun başında maymunu ile birlikte durmaktadır Merrin’ın Joseph’e hediye ettiği kazı aleti James’dedir. Joseph onu almak ister ama James vermez. Bu sırada bir sırtlan James’e saldırır fakat Joseph’e hiçbir şey yapmaz. Joseph oldukça sakindir sanki sırtlanları o kontrol ediyor gibidir. Joseph içinde şeytan girmiş gibi titremektedir. Bu sırada, çocukların babası , Merrin ve Peder Francis gelir. Sırtlanlar James’ı alıp götürür. Sara, Joseph’i kontrol eder. Bu sırada Peder Francis Merrin’e bu olaydaki tuhaflığı söyler. Sırtlanlar James’e saldırmışlar fakat Joseph’e bir şey yapmamışlardır. Merrin, sırtlanların kardeşine odaklandığını söylese de Peder Francis bunun odaklanmaktan öte olduğunu sanki yokmuş gibi davrandıklarını söyler. Ertesi sabah Merrin, Nairomi’deki St. John’un Sanatoryuma gider. İçeri girer ve Bession’un yattığı odayı bulur. Bession içerdedir ancak kapı kilitlidir. Merrin arkasını döndüğünde birden kapı açılır. Merrin’in yüz ifadesinden içeride kötü bir koku olduğu anlaşılır. Her yer Bession’un çizimleri ile doludur. Merrin, kazı hakkında bir şeyler sorar ama Bession sadece güler. Arkası dönüktür ve yere kan damlatmaktadır. “Peder Merrin” der. Merrin şaşırır ve "Adımı nereden biliyorsun" diye sorar. Bu sırada kapı birden kapanır. "Yaralı mısın?" diye soran Merrin’e "Hayır" diyerek önünü döner ve göğsünde kesiklerle yapılmış bir Nazi simgesi olan Gamalı Haç işareti vardır ve tüm göğsü kan içindedir. bu işaret saat yönünün tersinedir bu kötü şans anlamına gelmektedir. Bession“Tanrı bugün burada değil peder” der ve kendi boğazını keserek intihar eder. Merrin, yerden Bession’un çizimlerinden birini alır. Bu olayın ardından, Peder Cianity ile görüşen Merrin olaylar hakkında bilgi edinir. Peder Cianity’e göre Bession şeytanın etkisindeydi. 1647 yılında bir manastırın aynı şeye maruz kaldığından bahseder. Şeytanın etkisine giren otuz dört rahibenin kötü şeyler yaptığını anlatır. Merrin, buna inanmayarak “Keçilerle grup seks yapmak onları şeytanın etkisinde yapmaz, sadece azgın ve yaratıcı yapar” der. Merrin’in söylediklerine aldırmayan Peder Cianity, olayı anlatmaya devam eder. Şeytanı çıkarma görevi dört rahibe verilmiştir. Bunlardan üçü şeytanın etkisine girerek ölmüşlerdir. Dördüncüsü ise, aklını kaçırmış ve intihar etmiştir. Peder Cianity, o şeytanın hala orada olduğunu düşünmektedir. Merrin, artık şeytan çıkarmadığını çünkü bir din adamı olmadığını söyler. Peder Cianity ise, “Sen her zaman bir din adamı kalacaksın peder, seni sadece inancın kurtarabilir” der. Merrin ise, “O zaman çoktan öldüm” der. Bir sonraki sahnede, Doktor Sara evinde çalışırken gösterilir. Birden rüzgar eser ve penceresi açılır. Kalkıp pencereyi kapatırken kapının önünden bir sırtlanın geçtiği görülür. Sara, elindeki neşter ile Joseph’in yattığı odaya gider. Joseph yerde oturmakta ve örtüye sarılı bir şeyi sevmektedir. Sara örtüyü kaldırdığında, onun James’in başı olduğunu görür ve James gözlerini açar. Seyirci Sara’nın sıçrayarak uyanmasından bunun bir rüya olduğunu anlar. Yatağına geri yattığında Jeffrie’nin yatağında yattığını görür. Jeffrie, elinde Sara’ya verdiği kolyeyi tutarak, sana verdiğim kolyeye atmışsın diye ona kızmaktadır. Tam bu sırada içeri Joseph girer ve Jeffrie’ye “seni almaya geliyorlar” der. Joseph, Sara’ya sarılarak kötü bir rüya gördüğünü söyler. Peder Merrin, tekrar Turkana’ya dönmek için yola çıkmıştır. Daha önce geçtikleri mezarlıktan geçerler. Merrin’in bakışları bir ima içermektedir ancak nedeni daha sonradan öğrenilecektir. Hastaneye geldiğinde, neden kimsenin olmadığını sorar. Cuma da, bir kadının bebeği olacağını ve onu kutlamaya gittiklerini söyler. Peder Merrin, hastanede, Joseph’in uykusunda titrediğini görür. Bu sırada Sara gelir. Sara, Joseph’in çoktan iyileşmiş olması gerektiğini fakat bir türlü düzelmediğini söyler. Burada, yine bilimin çaresizliğine işaret edilir. Peder Merrin kazı alanına gidecektir. Sara’ya iyi olacak mısın diye sorar. Bir koca edası ile kadını koruma içgüdüsü devreye girer. Sara “biraz yanıma oturabilir misin? Söz veriyorum ısırmayacağım” der. Peder Merrin Sara’nın yanına oturur. Sara, sanki işten dönen kocasının gününün nasıl geçtiğini sorar gibi, Nairobi’nin nasıl geçtiğini sorar. Sonra öpüşürler. Peder geri çekilerek yanlış bir şey yapmış gibi başını sallar fakat kadın yanlış olmadığını göstermek istercesine Peder Merrin’i bir kez daha öper. Peder Merrin kazı alanına gider. Kilisenin içine girer ve Bession’un çizdiği çizimi çıkartır. İsa’nın ters olarak asılı olduğu yerin altında, karalamalar vardır. Peder Merrin, hemen altındaki taşı kaldırır ve aşağıya inen bir yol bulur. Bu işlem sırasında, bir ayin ile Cuma’nın daha önce bahsettiği kadının doğum sahnesi paralel kurgu ile verilir. Kadın kurtlanmış bir bebek dünyaya getirir. Burada yine, kadının kötülük doğurduğu doğrulanmış olur. Bu sırada Merrin, bulduğu yoldan aşağıya iner ve Bession’un çizdiği, yani aradığı heykelciği bulur. Bu sırada, sahne hastanede Joseph’e bakan Sara ile devam eder. Joseph’in babası hastaneye gelmiştir. Diğer taraftan da, Jeffrie Sara’yı izlemektedir. İçki almak için bara gelen Jeffrie, aynada yüzünü görür. Birden kapı kapanır ve Jeffrie’nin öldüğü iması verilir. Peder Merrin, kazı alanından dönmüştür. Bu sırada Sara da duşa girmiştir. Duştan çıktığında elektrikler kesilir. Dolaptan bir mum olarak elektrik dolabına bakmaya gider. Oraya vardığında arkasından bir çocuğun koştuğu gösterilir. Joseph diye seslenir. Joseph’in yattığı odaya gittiğinde, onun yerinde olduğunu görür. Bu 156 sırada elektrikler gelir. Sara yerde kan olduğunu görür ve kan kendi bacaklarının arasından akmaktadır. Kadının, kadın olmasından gelen bedensel tepkilerin filmlerde kötülüğün habercisi olarak sunulması burada bir kez daha kanıtlanmıştır. Peder Merrin ile konuşan Sara, “kampta olanlardan sonra kanayacak bir şey kalmamıştı, bunların olması buranın lanetli olduğunun bir göstergesi” der. Peder Merrin, şeytanın varlığına inanmak en kolayı, şeytan insanların içinde olan bir şey der. Bu sahne Constantine filminde, Angela’nın “şeytan olan insanlardır” demesi ile benzerlik göstermektedir. Peder Merrin, Saya’ya kilisenin altında gördüklerini anlatır. Orada bir tapınak olduğunu ve dinsizlerin insan kurban ettiklerini söyler. Peder Merrin’in rüya gördüğü gösterilir. Rüyasında yine İkinci Dünya Savaşını görmektedir. Bu sırada, Peder Francis odaya gider ve Jeffrie’nin öldüğünü söyler. Aynı zamanda, dün geceki bebeğin de ölü doğduğunu söyler. Yerliler beyazları suçlamaktadır. Peder Francis, askerlerin yola çıktığını anlatır. Ancak Peder Merrin bunu onaylamamaktadır çünkü bu tür durumlarda asker getirmek daha kötü sonuçlar doğurmaktadır der ve aslında ileride olacaklara seyirciyi hazırlamaya çalışmaktadır. Peder Merrin, Cuma ile birlikte mezarlıkta gösterilir. Peder, Cuma’ya “eğer herkes vebadan öldüyse, o zaman bu insanları kim gömdü” diye sorar. Bu sorunun cevabı verilmeden, askerlerin yerleşim yerine geldiği gösterilir. Peder Merrin, ölen bebeğin ardından yerlilerin ayin yaptığı yere gider. Aralarında geçen konuşmada, insanların vebadan ölmediği, kilisedeki şeytanın onları aldığını, şimdi de bebeği aldığı ve giderek güçlendiğini öğrenir. Reis, kazı çalışmalarına son vermesini ister. Bu sırada, ölen bebek çadırdan çıkartılarak yakılır. Peder Merrin’in “ölüleri gömmüyorsunuz, yakıyorsunuz. O zaman mezarlıktakiler kim” diye sorar. 157 Merrin mezarları açmaya gider ve hepsinin içlerinin boş olduğunu görür. Bu sırada Joseph’in babası hastaneye gelir ve yerliler ile içine şeytan girdiğini düşündükleri çocuğu öldürmek isterler. Ancak bir güç, yerlilerin ellerini ve ayaklarını kırar. Yaralanan yerliler kaçmak zorunda kalır. Peder Merrin, mezarları kazarken, bir taraftan da İkinci Dünya Savaşı’ndaki anılarını hatırlar. Bu sahne ile neden peder olmayı bıraktığı da açıklığa kavuşmaktadır. Nazi subayı, Peder Merrin’den öldüreceği insanlar konusunda kendisine yardım etmesini, eğer etmezse herkesi öldüreceğini ve çocuklardan başlayacağını söyler. Bunun üzerine Peder, yaşlı adamları ve kadınları söylemeye başlar. Tanrı’nın orada yardım etmediğini düşünen peder, ona olan inancını da orada yitirmiştir. Mezarların boş olduğunu gören Peder Merrin, Peder Francis’in yanına gelir ve açıklama yapmasını ister. Mezarlarda haç işareti vardır. Bu mezarları kilise hazırlamıştır. Bunun üzerine Peder Francis durumu anlatır. 1500 yıl önce bir katliam olduğundan bahseder. İki rahibin liderliğinde batıdan gelen bir ordu şeytanın izini aradıklarını ama Turkana’ya geldiklerinde şeytan onların hepsini öldürdüğ 158 binbaşı, koleksiyonunu yaptığı kelebeklerin hareket ettiğini görür ve bundan kurtulmak için silahını çıkartır ve kendisini öldürür. Burada binbaşı da şeytanın etkisine girerek, aklına kaçıranlardan biri olarak nitelendirilebilir. Peder Merrin, hastaneye gelip Joseph’i alır. Onu Turkana’dan kurtarması gerekmektedir çünkü şeytanın onun içinde olduğuna inanan Turkana onu öldürmeye gelecektir. Peder Francis, en iyi fikrin onu kiliseye saklamak olduğunu, Turkana’nın oraya girmeyeceğini söyler ve onu alıp götürür. Onu yere yatırır ve dua etmeye başlar. Bu sırada Peder Merrin, Sara’yı aramaktadır. Sara’nın evine gider ve Sara’nın odasında duvarda kan ile çizilmiş bir resim ve tam ortasında filmin ilk başında gösterilen küçük heykelcik bulunmaktadır. Heykelciği alan Peder Merrin, yerde Sara ve kocasının düğün fotoğrafını görür. Kocasının Mösyö olduğunu anlar. Bu sırada Sara, şeytan çıkarmakta olan Peder Francis’i öldürür. Peder Merrin kiliseye gelir ve Peder Francis’in eşyalarını bulur ama kendisi yoktur. Peder’in haçını eline alarak, tövbe etmekte ve dua etmektedir. Kutsal su ile günahlarından arınır. Bu sırada Joseph’i görür ve hemen ardından içine şeytan girmiş olan Sara’yı görür. Sara, Peder Merrin’ın yanına gelerek göğüslerini açar ve “n’oldu peder artık beni düzmek istemiyor musun” der. Sara şeytanın etkisi ile ahlaksız ve terbiyesiz bir kadın olarak sunulur. Merrin dua etmeye devam eder. Sara, Joseph’i kilisenin altına doğru çeker ve Joseph “yardım et peder” diye bağırır. Peder de arkasından aşağıya iner. Bu sırada Peder Merrin bir sanrı görür ve buna göre ikinci dünya savaşındaki ölen küçük kızı oradadır. Tam peşinden gidecekken, yukarıdan Peder Francis’in cesedi düşer. Boynundaki kuşağı alır. Bu sırada Joseph yine bağırmaktadır. Sara ile karşılaşan Peder Merrin, onun ile bir mücadeleye girer. Sara bir ara, savaşta ölen küçük kızın kılığına girer ve Peder Merrin’in korkusu ve suçluluk duygusu ile yüzleşmek zorunda bırakır. Joseph’in de yardımı ile Sara’nın içindeki şeytanı çıkartılır. Fakat Sara orada ölür. Bu sahne Pederin hem yeniden inanışı, hem de kızın bedeninden şeytanın çıkarılmasını içermektedir. Peder, Joseph’i kurtararak, savaştaki suçluluk duygusundan arınmakta ve Tanrı’ya olan inancını güçlenmiş olmaktadır. Kilisenin dışında yaşanan savaştan sonra, herkes ölmüş ve kilise ruhani bir güç tarafından yeniden toprağın altına gömülmüştür. Peder Merrin bu olaydan sonra, kendisine iş teklif eden adamla tekrar buluşur ve ondan aldığı parayı ve örnek deri parçasını kendisine iade eder. Aradığı şeyi bulamadığını söyler. Adam “ama bir şey bulmuşsun” der. Bunun ile kastedilen Tanrı’yı bulmuş olması ve inancını yeniden kazanmasıdır. Merrin kendisine söylenen "İyi günler Bay Merrin" sözünü "Peder" diye düzelterek yanından ayrılır.
Dominion: Prequel to the Exorcist filmi 1973 tarihinde başlayan The Exorcist serisinin 4. filmi olan Exorcist: The Beginning’in ilk versiyonudur. Harlin’in filmi çokta başarılı bulunmayınca, filmin ilk çekilen versiyonunun gösterilmesine karar verilmiştir. Bu film diğer filme göre daha çok diyalog ağırlıklı ve vahşetten daha uzaktır.Film Merrin'in Pazuzu'yla yaptığı ilk savaşı, ve kaybettiği inancını yeniden kazanmasını konu alır.Filmin yönetemeni Paul Schrader'dir. Filmin senaryosu William Wisher Jr. ve Caleb Carr tarafından yazılmıştır..Filmin yapımcılığını James G. Robinson yapmıştır. Filmin kadrosunda Stellan Skarsgård Peder Lankester Merrin rolünde , Gabriel Mann Peder Francis rolünde , Clara Bellar Rachel Lesno rolünde , Billy Crawford Cheche rolünde , Ralph Brown Başçavuş rolünde , İsrail Oyelumade Jomo rolünde , Andrew French Chuma rolünde , Antonie Kamerling Kessel rolünde , Julian Wadham Binbaşı Granville rolünde , Eddie Osei Emekwi rolünde , Ilario Bisi Pedro Sebituana rolünde , Niall Refoy Hırsız Onbaşı rolünde , Lorenzo Camporese Hırsız Asker rolünde , Burt Sezar Dr. rolünde , Marcello Santoni Hollandalı çiftçi rolünde , Griet van Damme Genç Hollandalı Kız rolünde , Simon McLinden Onbaşı rolünde , Pet Chege Sebituana'nın karısı rolünde , Hamadi Mwapachu Konvulsif işçi rolünde , Evelyn Duah Mara rolünde , Rick Warden Onbaşı Williams rolünde , Michele Mariotti Alman Çavuş rolünde , Ben Meyjes Asker # 2 rolünde , Oliver Maltman Asker # 3 rolünde , Omari Carter James rolünde , Adrian Black Joseph rolünde , Nick Komornicki Silah Ateşleyen Asker rolünde yer almıştır.Film müzikleri Angelo Badalamenti , Dog Fashion Disco ve Trevor Rabin tarafından yapılmış Sinematografisini Vittorio Storaro üstlenmiştir.İlk gösterim tarihi: 18 Mart 2005'dir. Filmin süresi 116 dakikadır.Yapım ülkesi ABD dili ingilizcedir. Filmin Bütçesi 30 milyon dolar gişesi 251.495 dolardır. Film tür olarak bir doğaüstü bir korku filmidir. Filmin yapım şirketi Morgan Creek Productions dağıtım şirketi ise Warner Bros'dur. Dominion: Prequel to the Exorcist filmi Exorcist: The Beginning filminin ilk ve orijinal versiyonudur Aslında Exorcist: The Beginning filminin yönetmenliği de ilk başlarda Paul Schrader'e verilmiştir fakat yapımcılar filmin yeteri kadar korkunç olmadığını düşününce filmin yönetmenliği bir yerden sonra Renny Harlin'e devralmıştır. Exorcist: The Beginning başarısız bir filmdi. Bu film ise açık ara bir şekilde daha iyi bir film olmuştur.Sahneler daha özenli ve diyaloglar daha çok bilgilendiricidir. Görsel efektlerin ise hala kalitesiz olduğunu söylemek zorundayım. Aslında film,çok düşük bir bütçeyle tamamlandığı için, görsel efektlerin bu kadar kötü olmasına göz yummak gerekir.Oluşan bütün aksaklıklara rağmen kötü denebilecek bir sonuçta ortaya çıkmadı. Lâkin bu film ben de dahil Exorcist hayranlarına yeterince korku verememiştir çünkü filmin içinde barındırdığı detaylar bir korku filminden çok bir rahibin içsel bunalımlarını ve pişmanlıklarını içeriyordu.Yer yer II. Dünya Savaşı'ndan da kesitlere yer verilen bu filmindeki temel amaç korkmaktan veya gerilmekten çok, Regan MacNeil olayından önceki Peder Merrin'in yaşadığı olaylara tanıklık etmek ve soru işaretlerini gidermektir. bu amaçla izlenirse, seyirciye daha fazla keyif verecektir.Özetlersek filmin senaryosu şu şekilde gelişiyor. 1944'te Rolf Kessel isimli bir Nazi SS teğmeni, işgal altındaki Hollanda'daki küçük bir köyün papazı olan Peder Lankester Merrin'i bir Alman askerinin öldürülmesi karşılığında misilleme amaçlı infazlarda kimin öleceğine karar vermeye zorlar.bu olay sonucu inancını yitiren Merrin,1947'de, İngiliz sömürgesindeki güney Afrika'nın Turkana bölgesinde arkeolojik bir keşifte bulunmuştur. Merrin Vatikan'ın atadığı aslında bir misyoner olan Peder Francis ile buluşur ve bir İngiliz subayı olan Albay Granville nezaretinde kazıya başlama kararı alınır.Yanında rehberi olan Chuma ve Peder Francis ile birlikte Derati'ye yol alan Merrin vardıklarında Peder Francis'i Emekwei ile tanıştırır.onun otelinde kalacaklardır ,Emekwei'nin James ve Joseph adında iki tane oğlu vardır. Emekwei Peder Francis eğer kabul ederse açacağı misyoner okulunda oğullarının ilk öğrencileri olabileceğini söyler. Merrin ve Peder Francis beraber kazı alanına giderler.Peder Francis Merrin'e kilisenin ne zaman yapılmış olabileceğini sorar. Merrin 5. yüzyıldan kalma bir Bizans kilisesi olduğunu , Hristiyanlığın Afrika'ya varmasından çok önce, uzak olan bu bölgede bir kilisenin inşa edilmiş olması çok garip olduğunu söyler. dahası şaşırtıcı bir şekilde, kilise, inşaatı tamamlandıktan hemen sonra kasten gömülmüş gibi mükemmel durumdadır.Kazı sahasında Merrin, Cheche adlı utangaç, fiziksel olarak deforme olmuş bir gençle tanışır, lanetlendiğinden korkarak yerliler tarafından kötü muameleye maruz bırakılmıştır. Chuma tarafından engellenmesine rağmen, Merrin Cheche ile temas kurmaya çalışır, sonunda çocuğu tıbbi tedavi için Rachel'a götürür. Rachel savaş zamanında bir Nazi toplama kampında bulunmuş olan oradan sağ kurtulduktan sonra bir doktor olmuştur.Kapı açığa çıkarıldığında, Merrin, Francis ve Chuma kilisenin içine girer. Francis, bu özel kilisenin, altındaki bir şeyi dizginleyecek şekilde inşa edildiğini fark eder. Gizli bir geçit bulurlar, geçit onları, insan kurbanının yapıldığı eski bir sunak ve şeytani bir heykel bulunan bir yeraltı tapınağına götürür. Merrin, kilisenin bir ibadet yeri olarak değil, bu yeraltı tapınağını gizlemek için yapıldığını söyler.Dönüş yolunda, bir sığı sürüsü tarafından yenen sırtlan cesetleri görürler. Kilisenin lanetli olduğunu düşünen Turkana yaşlıları Merrin'in kazmayı bırakmasını talep ederler. Francis, Merrin'in itirazlarına rağmen kazıyı korumak için Albay Granville ile irtibata geçer.Kiliseden bazı kıymetli taşlarını yağmalamaya çalışan iki İngiliz askeri, ertesi gün ölü bulunur.bir Turkana savaşçısı olan Jomo'nun iki adamın delirip birbirlerini öldürdükleri yönündeki ifadesine rağmen Albay Granville buna inanmaz ve Turkana yerlilerini suçlar.suçluların kendisine verilmesini talep eder. Turkana yerlileri kendilerinin bir suçu olmadığını söylemekte ısrar edince Albay Granville onların gözü önünde genç bir kadını başından soğuk kanlı bir şekilde vurur.Kasaba daha sonra askeri gözetim altına alınır. 'Hıristiyan kötülüğü"nün yayılmasını engellemeye kararlı olan Jomo, misyoner okuluna baskında bulunur ve Emekwi''nin oğullarından biri de dahil olmak üzere Peder Francis öğrencilerini öldürür.bunun üzerine bir İngiliz askerleri tarafından vurularak öldürülür. Emekwi, Merrin'e Tanrı'nın kendisine iman edenleri böyle mi ödüllendirdiğini sorar, Peder Francis Cheche'nin olağan dışı iyileşmesinin düşündüğü gibi Tanrı tarafından bir mucize olmadığını kanıtlayan rahatsız edici bir olaya şahit olur. Cheche'nin içindeki ruhtan korkan Peder Francis onu vaftiz etmeyi düşünür; Cheche kilisede olması şartı ile kabul eder. Bu sıralarda, suçluluk yüklü ve çaresiz Albay Granville, kendini ağzından vurularak intihar eder. Turkana yaşlılar kilisenin yeniden gömülmesini Peder Francis'ın -"Hıristiyan kötülüğü"nü yayılmasından ve İngiliz birliklerinin gelişinden sorumlu olduğu için Cheche' ile beraber öldürülmek üzere onlara teslim edilmesini talep eder; talepleri reddedilir ve iki taraf arasındaki savaş kaçınılmaz hale gelir. Rachel ile beraber Peder Francis, kilisede Cheche'yi vaftiz etmeye başlar; Ancak Cheche'yi kontrol eden şeytan onlara saldırır.Bir şeytan çıkarma ayini gerçekleştirmesi için Peder Francis'in Roma Ritüelleri kitabına ihtiyacı vardır onu kasabadan alıp getirmek için çabucak kiliseden ayrılır.İblis Cheche'nin vücudunda var olan deformasyonları ortadan kaldırıp onu pürüzsüz, çift cinsiyetli 'mükemmel' bir varlığa dönüştürür; Bir deprem olur ve kayalar kilisenin girişini kapatır Albay Granville'in ölümünden sonra birliklerin kontrolünü üstlenen Granville'in ikinci komutanı olan Çavuş, Merrin'in kilisenin girişini temizleme talebini erteler. Ertesi sabah, Merrin ve Askerler Peder Francis'i oklarla vurulmuş yarı çıplak ve bir ağaca bağlanmış şekilde bulurlar. Emekwei'nin karısı tarafından bakılmak üzere hastaneye götürülen ve ölmekte olan Peder Francis, Merrin'e Cheche'nin şeytan tarafından ele geçirildiğini söyler ve bir şeytan çıkarma ayini yapması için ona yalvarır. Başka bir deprem oluşur ve Merrin'in içeri girmesine izin verecek kadar kilisenin girişini engelleyen kayaları kaydırır.Kiliseye giren Merrin Yer altı tapınağında trans halindeki Rachel'ı ve şeytan tarafından ele geçirilmiş Cheche'i bulur. Rachel'ı uyandırıp kaçmasını söyler.Kiliseden ayrılan Merrin revire gidip Peder Francis'in ayin kıyafetlerini giyer ve sonra şeytan çıkarma ayinine başlamak için kiliseye geri döner. İblis, Merrin'i kendi tarafına çekmek için geçmişini yeniden yazma şansı sunar. Merrin kendini 1944 Hollanda'da bulur İşbirliği yapmayı reddettiği zaman, Kessel Merrin ve tüm köylülerin karşı koyması için öldürür. Merrin duyularına geri döndüğünde, şeytan, olanları değiştirme girişiminin yararsızlığına alay eder. Merrin'in şeytan çıkarma sürecini başlatmasıyla birlikte, gökyüzünde doğaüstü bir aurora ortaya çıkar, o sıralarda Rachel intihar etmeyi düşünmektedir, Kötü ruhun direncine rağmen, şeytan çıkarma başarılı olur.şeytan Cheche'nin bedenini terk edip bir sırtlanın bedenine girer. İblis, Derati'den sürüldüğünde, hayat normale döner ve İngiliz müfrezesi Derati'yi terk eder. Ancak, yerel yaşlılardan biri, Merrin'i iblisin onu takip edeceği konusunda uyarır. Rachel ve Cheche'ye veda etmeye gelen Merrin Cheche'nin Rachel'ın yardımcısı olduğunu görür. Merrin, inancını yeniden kazanır ve bir kez daha aktif bir rahip olan Roma'ya gider.böylece film sora erer.
Comic-con 2016’da ilk fragmanı izledikten sonra mistik yapımlara ve korku-gerilim türünü seven birisi olarak yapımı radarıma almıştım. Ve evet dizi 1973 yapımlı aynı isimli filmden uyarlanmış. Zaten film de William Peter Blatty‘in 1971 yılında yazdığı kitaptan uyarlanmıştı. Yani dizi hem filmi hem de kitabı referans almış, ama hikaye olarak tüm bu olaylardan sonrasını anlatıyor aslında. O zaman hemen detaylara inelim; Künyesinde oldukça ilginç isimler barındırıyor dizi. Birçok kişinin Beetlejuice filmiyle hatırlayacağı Oscar ve Golden Globe ödüllü bir isim olan Geena Davis önemli karakterlerden birisi. Sense8 den hatırladığımız Alfonso Herrera ise rahip karakterinde ve olaylar onun etrafında gelişiyor diyebilirim. Ben Daniels ise House of Cards dan ya da Flesh and Bone‘dan tanıyor olabilirsiniz. Onu da dizide başka bir rahip rolüyle izliyoruz. Bunlar dışında kadroda Hannah Kasulka ve Alan Ruck gibi isimler de var.Filmini izleyenlerin konusuna aşina olacağı The Exorcist, merkezine aldığı iki rahibin günümüzde şeytan ile mücadelesini konu alıyor. Ne var ki rahiplerin “şeytan” ile ilgili farklı yorumları var fakat bu arada da yardımlarına muhtaç bir aile var. Rahip Marcus şeytanın bir bedeni ele geçirmesine birebir şahit olmuş ve şeytan çıkarma ayini düzenlemiş birisiyken Rahip Tomas şeytan ve cehennem gibi olguları metafor olarak algılar ve cemaatine öyle anlatır. Fakat kısa bir süre sonra Rahip Marcus ile yolları hiç ummadığı bir şekilde kesişir. Bu arada Rahip Tomas’ın vaazlarını dinleyen aynı zamanda da yakın dostu olan Angela’nın evinde garip şeyler olmakta, Angela kızı hakkında endişelenmektedir. Bu endişesini Rahip Tomas’a anlattığında ise Tomas çareyi Marcus’dan yardım istemekte bulur. Peki rahiplerimiz Angela’nın ailesine yardımcı olabilecek midir? Yoksa perdenin arkasında çok daha büyük bir güç mü var? Bunların cevabını sanırım gelecek bölümlerde alacağız.Açıkçası tam beklediğim şeyler ile karşılaştım. İlk bölüm itibariyle dizi aslında oldukça klasik bir girizgah yaptı. Gördüklerine inanamayan bir rahip ile gördüklerine inanan hatta belki de fazla inanan bir rahibin bir şekilde beraber çalışmak, daha doğrusu beraber yol almak zorunda kalacak olmaları giriş kısmıydı ve pek de şaşırtmadı açıkçası. Senaryo bize diğer dizilerde de sıklıkla gördüğümüz iki zıt karakteri mecburen yan yana getirip “hadi bakalım ne yapacaksınız şimdi”yi gösterecekler bize belli ki. İlk bölüm itibariyle tanışmalarına şahit olduğumuz, daha beraber çalışırken görmediğimiz bu iki farklı kişilik yapısındaki rahibin dinamikleri nasıl olacak bilemiyorum ama karakterlerimizin kişisel problemleri var gibi. Tabii bu kısma daha bakamadık ama ilerleyen bölümlerde karşımıza çıkacağına eminim. Angela’nın ailesi hakkındaki endişesi ne kadar doğru ve kocasının bu olaydaki konumu ne olacak ilk bölümden aklımda kalan sorular.Sosyal medya genel olarak yapımı beğenmiş. Ama türünü sevene tavsiye etmekte ısrarlılar. Yani dizinin “içine şeytan girme” olayı gibi bir klişe etrafında geliştiğini özellikle belirtiyorlar. Aslında haklılar da… Türünü sevmeyene oldukça sıkıcı gelebilecek bir ilk bölümdü. Ekstra çok bir şey sunmadı aslında izleyicisine. Fakat özellikle sözlükçü tayfasının beklentilerini yüksek tuttuğunu ve ilk bölümü oldukça fazla beğendiğini ekleyeyim. 1973 yapımı filmi izleyip beğendiyseniz mutlaka göz atmalısınız. Zira dizi tüm konsepti günümüze taşımız bu oldukça ilginç duruyor. Exorcism gibi filmlerle de ortak noktaları var tabii. Ayrıca Outcast dizisiyle bir çok paralel noktası olduğunu görebilirsiniz. Ele geçirilme, şeytani güçler, birbirine zıt kişilikte iki farklı karakterin uyum içinde çalışmak zorunda olması falan…Başıma bir şey gelmeyecekse The Exorcist filminin ana mesajını hiç bir zaman desteklemediğimi hatta oldukça saldırgan bulduğumu söylemeliyim. Her ne kadar film bir kült ve teknikleri oldukça ilerici olsa da bence film korkutucu derece gerici. Aslında filmin çekildiği zamanı düşünürsek bu oldukça normal ama günümüzde olması… Bilemedim, pek hoşlanmadım. Velhasıl diziden de bu izlenimi almadım değil, Angela’nın evinde evin reisi denilebilecek bir kişi yok ve Angela oldukça güçlü bir kadın imajı çiziyor. Yani tıpkı filmdeki gibi, şeytan için biçilmiş kaftan bir ev! Bence dizi filmin imajından kurtulup daha modern bir şeytani konsept ile karşımıza çıkmalıydı. Yine de hikayenin aslında filmden sonrası gibi algılanabilecek birkaç sahne vardı dizide, olayların günümüzde geçiyor olması şeytan algısını da değiştirip farklılaştırabilir. Thomas karakterinin sorgulayıcı yapısını hele ki inanç yapısı olarak oldukça eksik olmasına rağmen rahiplikte ısrar etmesi ileride oldukça ilginç sahnelere gebe olacak gibi duruyor. Öte yandan rahiplerin karşılaşması oldukça ilginçti ve aralarındaki dinamik dizinin lokomotifi olacak bence. Yani dizi drama olarak iyi izlenim bıraksa da gerilim açısından beni tatmin etmedi.
The Exorcist : Story of School oyununun konusu şöyle Maceracı bir kız olan 22 yaşındaki Woohee, bir gizemi çözmek için okula gelir.Okulda şok edici gerçekler onu bekliyordur. oyunda kaliteli görsel efektler ,sürüngen sesleri,çeşitli Hanbok kostümleri,çoklu sonlar mevcut. Woohee, kötü ruhu kovmak için okula girer ve kaybolan öğrencilerin hikayelerini araştırmaya başlar.Oyunda Peder Escal genellikle ne yapacağınızı söyleyerek size yardımcı oluyor, ve elbette diğer Korku oyunlarında olduğu gibi, korkunç yüzler, çığlıklar, korkutucu müziklerde var.Oyun android platformu için üretilmiştir. The Exorcist : Story of School yüksek kaliteli hikaye tabanlı özel grafik tasarımlarına sahip gizem ve korku türünde bir mobil oyundur.Şok edici gerçekleri ortaya çıkarmak için oynayın.Acaba kaybolan öğrenciler hangi sırları saklıyordu ? Seçimleriniz hangi sonuçlara yol açacak ? Oyunda Harika görselli resimleri toplayabilir. Oyunu daha eğlenceli hale getirmek için çeşitli kostümler bulabilir bulduğunuz Hazine kutularındaki gizli öğeleri birleştirebilirsiniz Bazen oyunda ufak donmalar yaşanabiliyor nedenini anlayamadığım şekilde bu donmalar en çokta çevrimdışı iken oluyor.benim şahsi görüşüm biraz güncellemeyle harika bir oyun olma potansiyeline sahip ve ayrıca diğer tabomsoft oyunları arasında açık ara en sevdiğim oyunun The Exorcist : Story of School olduğunu söyleyebilirim..oyunun en iyi tarafı seçimlerimizin farklı sonuçları ve çoklu sonlarının olması bu özelliği oyunu bir kez bitirmiş olsak bile en baştan hiç sıkılmadan tekrar oynamamıza olanak sağlıyor.bunun yanında oyunun hikayesi sizi hafızanızı çalıştırmaya zorluyor.oyunun kontrolleri kolay ve basit.düzgün karakterleri ve gerçekçi bir haritası var. biraz İngilizce biliyorsanız hikayesini okumanın ve anlamanın oldukça kolay olduğunu göreceksiniz. Umarım buna benzer daha çok oyun yapılır.
The Exorcist III (1990) Trailer
Exorcist: The Beginning (2004)
Exorcist: The Beginning (2004) filmin yönetmeni Renny Harlin Senaristi William Wisher ve Caleb Carr'dır Oyuncu kadrosunda:Stellan Skarsgard , James D’arcy ve Izabella Scorupco bulunmaktadır Filmin yapımcısı James G. Robinson görüntü yönetmeni Vittorio Storano'dur. Filmin Müzikleri Trevor Rabin tarafından yapılmıştır. Filmin Türü :Korku ve Gerilimdir filmin Yapımcı Firması Morgan Greek Yapım gösterim yılı 2004 Yapım Ülkesi :ABD Orijinal Dili :İngilizce Filmin Süresi :109 dakikadır. Filmin Konusu şu şekildedir .Film, temelde 1973 yılında çevrilen Şeytan filminin başlangıcı olarak kurgulanmıştır. Peder Merrin İkinci Dünya Savaşında yaşadıklarından sonra peder olmayı bırakmış ve kötü anılarından kurtulabilmek için Afrika’ya gelmiştir. Bir gün kendisini bulan İngiliz bir koleksiyoncu, Kahire’de bir kazı yapıldığını ve küçük bir heykelcik ile ilgilendiklerini söyler. Peder ilk başta kabul etmek istemede de sonradan ikna olur ve kazı çalışmalarına katılır. bundan tam 1500 yıl önce şeytanın izini süren iki rahip önderliğindeki bir ordu, şeytan tarafından bozguna uğratılmıştır. Bu katliamdan sağ olarak kurtulan rahip, oraya bir kilise yapılmasını ve toprağın altına gömülmesini ister. Böylelikle şeytanı oraya hapsedecektir. Ancak kazı çalışmaları sonucunda kilise ve kilisenin altındaki şeytansı güç ortaya çıkar ve kazı çalışmalarına katılan insanları öldürmeye başlar. İnancını kaybetmiş olan peder, bu olaylar karşısında kayıtsız kalamaz. Olayları her ne kadar bilim ile açıklamaya çalışsa da, bilim yetersiz kalmaktadır. Film, bir adamınım görüntüsü ile açılır, yüzünde yaralar vardır ve susuzluktan dudakları çatlamıştır. Elinde tespihi ile güçlükle yürümektedir. Bir bebek ağlaması duyar. Kamera etrafı gösterdiğinde buranın bir savaş alanını andıran bir yer olduğunu, birçok cesedin yerde yattığını ve akbabaların üzerinde uçtuğu gösterilir. Kıyafetlerinden peder olduğu anlaşılan adam, yerdeki cesetlerden birinin yanına gelir. Elinin altında bir heykelcik tutmaktadır. Tam onu alacakken, adam bileğinden tutar ve yardım ister. Peder korku ile geri çekilir. Kamera ortamı daha net biçimde gösterir. İnsanlar ters duran çarmıhlara gerilmişlerdi. Daha sonra film, 1949 yılında Kahire, Mısır’da başlar. Yağmurlu bir havada Mısır'ın çarşısı gösterilmektedir. Pelerinli küçük bir çocuk, barda oturan bir adamın yanına gelir ve ona el yapımı bir şey satar. Adam, çocuğun sattığı şeyin önemsiz olmasına karşın satın alır. Bu, adamın merhametli biri olduğunun sinyallerini verir. Daha sonra yanına, İngiliz bir koleksiyoncu için çalışan bir adam gelir ve bir iş teklifinde bulunur. Afrika’da bir keşif yapıldığından ve geçmişinin 5'inci yüzyıla dayanan bir Hıristiyan kilisesi bulunduğundan bahseder. Ancak adam bunun mümkün olmadığını, o dönemde Hristiyanlığın Bizans İmparatorluğu tarafından benimsediğini fakat onların da o kadar uzağa gidemediklerini söyler. Ancak adam bu konuda ısrarlıdır. Kazı çalışmalarını İngilizler finanse etmektedir ve kilisede değerli bir objenin bulunduğunu düşünmektedirler. Teklif edilen görev ise oraya gidip kazı çalışmalarına katılması ve o nadide parçaların adama getirilmesini içermektedir. Burada söylenen söz dikkat çekicidir. “Hırsız olduğumu mu sanıyordun” demesi üzerine adamın verdiği cevap “hayır, sadece her şeye karşı inancını kaybetmiş biri olduğunu düşünüyordum” der. Burada, kahramanı tanıtan birkaç cümleye yer verilir. Savaştan önce arkeolog ve din adamı olduğu ancak bir sebepten ötürü din adamlığını bıraktığı öğrenilir. Adamı, kazı çalışmalarına ikna etmek için cebinden aradıkları parçanın deriden yapılmış bir kopyasını çıkartır ve masanın üzerine koyar. Bu parça filmin başında gösterilen heykelciğin aynısıdır. Filmin başında duyduğumuz bebek ağlama sesi burada da duyulur. Buradaki gerçekten bir kadının kucağında duran çocuğun ağlamasıdır ancak kötü bir şeylerin olacağının habercisi gibidir. Peder, bunun Sümerlilere ait olduğunu söyler ve neden Afrika’da olduğunu düşündüklerini sorar. Adam bu soruyu yanıtsız bırakır, Pederin merak uyandıran bu durumu araştırmak isteyeceğinden emindir. Peder görevi kabul eder ve Daha sonra Kenya Nairobi’deki İngiliz Ordu Karargahına gider Peder karargahın merdivenlerinde elindeki örneği incelerken, kapının önünden İngiliz askerleri geçer ve Pederin yüzündeki ifade değişir. gözünün önüne eskiye ait bir görüntü gelir sonradan bunun İkinci Dünya Savaşına ait olduğu anlaşılacaktır.Görüntü bir adamın Merrin’e binbaşının onu çağırdığını söylemesi üzerine kesilir ve Merrin binbaşının yanına gider. Binbaşı hobi olarak kelebek koleksiyonu yapan biridir. Binbaşı Merrin’e kazı hakkında bilgi verir. Bu sırada içeri adının Francis olduğunu öğrendiğimiz bir Peder girer. Kazı sırasında beraber çalışacaklardır. Aralarında geçen konuşmada Merrin artık din ile ilgilenmediğini ve kendisine peder yerine bay olarak hitap edilmesini istediğini söyler. Binbaşı Peder Francis'i Vatikan'ın kazı alanında dini değerlere uygun hareket edilip edilmediğinden emin olmak için görevlendirdiğini söyler. Merrin "Kazı alanının Vatikan’a neden açıldı diye sorar." Binbaşı, “Biz açmadık, yani resmi olarak” diye cevap verir. Ancak Peder Francis ile bakışmalarından bir şeyler sakladıkları bellidir. daha sonra orada Vatikan’ın örtbas ettiği bir olayın yaşandığı anlaşılacaktır. Peder Francis, Merrin’e bu konu ile ilgili teorisini sorar. Merrin Vatikan’ın bu konu ile ilgili arşivlerinde bilgi olması gerektiğini söyler ancak enteresan bir biçimde bu konu ile ilgili bir bilgi yoktur. Böyle bir bilgin olmadığını söyleyen Peder Francis “En az biz de sizin kadar karanlıktayız” der. Peder Francis ve Peder Merrin Turkana’ya, kazı alanına doğru gitmekteyken. yol kenarında bir mezarlık görürler. Çevirmen olarak görev yapan Chuma adındaki şoföre ne olduğu sorulduğunda "Veba" diye cevap verir. Kaç insan öldü denildiğinde ise "Hepsi" der. Araba bir yerleşim yerinde durur ve Peder Merrin içeri girip kazı alanında kendisine yardım edecek olan adamın yanına gider. Adamın adı Jeffrie'dir ve suratında kabarcıklar vardır.daha sonradan aralarına katılan bayan doktor bunun alerjik bir tepki olduğunu söyler. Jeffrie, kilisenin gayet iyi durumda olduğunu fakat ellerinde kalan adamların içeriye girmeyi istemediklerini söyler. Neden sorusunu yanıtsız bırakarak masadan kalkar ve "kazı alanına gitmem gerek" der. Bu sırada adının Sara olduğu öğrenilen doktor ile Merrin konuşmaya başlar. Merrin, neden kiliseye girmediklerini bir kez de doktora sorar. Doktor “Kötü ruh yüzünden” diye cevap verir. Merrin’in kötü ruhlara inanıyor musun sorusuna “Hayır ben doktorum” diye cevap verir. Sara, bir peder olarak Merrin’in inandığına emindir ancak Merrin, bir peder olmadığını, bir arkeolog olduğunu söyler. O sırada Peder Francis, Emiglo adında bir adam ile birlikte içeri girer ve Emiglo’nun otelinde kalacaklarını söyler. Emiglo’nun James ve Joseph adında iki tane oğlu vardır. Kazı alanına doğru giderken, yolun yanındaki arazide kabile reisi görülür. Merrin, kazı alanına gelmiştir. İlk dikkatini çeken şey işlemelerdeki renklerin çok canlı olmasıdır. Beş yüzyıl öncesine ait olmasına karşın çok iyi durumdadırlar. Merrin bir tahminde bulunur ve aslında bu tahmini doğrudur. “Kilise inşa edilmiş ve hemen ardından gömülmüş gibi” der ama bu anlamsız olduğu için üzerinde çok durmaz. Peder Merrin, Chuma’nın yanına gidip kiliseye girmek istediğini söyler. O sırada, gündüz vakti sırtlanların etrafta gezinmesi ilgisini çeker. Yanlarındaki bir adam, sanki içine kötü bir ruh girmiş gibi titremeye başlar. Chuma oldukça sakindir. Merrin nesi olduğunu sorar Chuma "Sıcaktan olabilir" diyerek geçiştirir. Merrin bu sırada Joseph’in kazı alanında koşuşturduğunu görür ve peşinden gider. Joseph’in kazıya karşı ilgisini gören Merrin ona bir kazı aleti hediye eder. Doktor Sara’nın yanına gelen Merrin, kriz geçiren adam hakkında bilgi alır. Sara krizinin durduğunu kontrol için hastanede tutmak istediğini fakat Turkana yerlilerinin artık ilaçlarına güvenmediğini söyler.Sara Merrin’e ne bulmayı umduğunu sorar. Merrin, “Hristiyanlık yeryüzüne inmeden bin yıl önce neden kilise inşa edildiğini ve gömüldüğünü” diye cevap verir. Bu sırada, Jeffre Sara’ya aziz Joseph kolyesi hediye eder ve şans için olduğunu söyler. Jeffrie’nin Sara’ya karşı ilgi duyduğu her halinden bellidir. Merrin, Jeffrie’ye ne zaman kilisenin içine girebileceğini sorar. Kapıya ulaşmaları zaman alacağını fakat Chuma’nın onu çatıdan içeri sokabileceğini söyler. Merrin çatıdan içeri girer. Chuma da aşağıya iner ama merdivenin başında durur ve ilerlemez. Hemen arkasından da Peder Francis aşağıya iner. Peder, duvardaki ikonlarda, Tanrının en sevdiği melek olan Lucifer’in ikonuna bakar. Merrin, cennetteki savaştan sonra Lucifer’in kovulduğunu söyler. Lucifer’in ikonunun, Merrin’in aradığı heykelciğe olan benzerliği dikkat çekmektedir. Peder Francis, “Kiliseler cenneti yüceltmek için vardır ama burada silahlar aşağıya bakıyor” der ve arkasında duran tersine çevrilmiş, çarmıha gerilmiş İsa’nın heykelini fark ederler. Merrin, Chuma’ya kilisenin bir envanteri olup olmadığını sorar. Chuma kendisinin bilgisi olmadığını ama baş arkeoloğun bilgisi olabileceğini söyler. Ancak baş arkeolog Bession aklını yitirmiştir. Bession’un çadırında inceleme yapan Merrin aradığı heykelciğin çizimi bulur ve Aramice yani İsa’nın yaşadığı dönemde kullanılan dil ile yazılmış bir yazı bulur. Bu yazıda “Beklenen çöküş, kan gölünden yükselecek” yazmaktadır. Sara kağıtlar ile fal bakarken kilisedeki ikonlara benzeyen ve şeytanı andıran bir kâğıt çıkar. Kâğıtları karıştırıp tekrar dağıtır ve aynı figür tekrar çıkar. Tam bu sırada, Merrin gelir. Merrin Sara’ya Bession’u tedavi edip etmediğini sorar. Sara Bession’da enfeksiyon ya da bir yarası olmadığını, onun sorununun ruhsal olduğunu söyler. Bession’un aklını kaçırması kilisenin lanetli olduğuna inanılmasının nedenlerinden biri olmuştur. Diğer bir nedeni de ortadan kaybolan insanlardır. Merrin, artık dine inanmadığının bir göstergesi olarak, kötü ruhlar ile dalga geçen bir ifade takınır. Sonrasında Merrin Sara’nın kolunda bir iz görür. Bu iz ikinci dünya savaşında Nazilerin toplama kamplarındaki esirlere yaptıkları dövmelere benzemektedir. Sara savaş döneminde Naziler tarafından toplama kampına gönderilmiştir. Orada Naziler tarafından tecavüze uğramıştır. Kocası ile savaştan sonra tanışıp Afrika’ya gelmişlerdir. Bir gün kocasına Nazilerin ona yaptıklarını anlattığında kocasının bir daha kendisine dokumadığını Merrin'e anlatır. Sara Merrin’e “bir pederi arkeoloğa çeviren şey nedir?” diye sorar., Merrin "Dokunabileceğim gerçek şeylerle çalışmak istediğim için arkeolog oldum" diye cevap verir. Merrin, ertesi gün Bession’u görmeye gideceğini söyler. Sara, Bession’un yattığı sanatoryumun idarecisi olan Peder Cianity ile de konuşmasını söyler. Bir sonraki sahnede Peder Francis, bir haç önünde dua etmektedir. Önce düz duran haç, sonradan yerinden oynayarak ters döner. Peder Francis haçı düzeltir ve istavroz çıkartır. Odadan çıktığında haç tekrar ters dönmüştür. Merrin odasında Bession’un çadırından aldığı çizimlere bakmaktadır. Bu sırada yine İkinci Dünya Savaşı’na ait bir anısını hatırlar. Anısında küçük bir kız çocuğu yerde yatan babası için ağlamaktadır. Nazı Subayı Merrin’e adını sorar. daha sonra, “Tanrı bugün burada yok peder” der ve bir silah çıkararak küçük kızı başından vurur. O anı tekrar tekrar yaşayan. Merrin karşısında duran aynaya vurarak kırılmasına neden olur ve odasındaki saat birden durur. Bir sonraki sahnede James bir kuyunun başında maymunu ile birlikte durmaktadır Merrin’ın Joseph’e hediye ettiği kazı aleti James’dedir. Joseph onu almak ister ama James vermez. Bu sırada bir sırtlan James’e saldırır fakat Joseph’e hiçbir şey yapmaz. Joseph oldukça sakindir sanki sırtlanları o kontrol ediyor gibidir. Joseph içinde şeytan girmiş gibi titremektedir. Bu sırada, çocukların babası , Merrin ve Peder Francis gelir. Sırtlanlar James’ı alıp götürür. Sara, Joseph’i kontrol eder. Bu sırada Peder Francis Merrin’e bu olaydaki tuhaflığı söyler. Sırtlanlar James’e saldırmışlar fakat Joseph’e bir şey yapmamışlardır. Merrin, sırtlanların kardeşine odaklandığını söylese de Peder Francis bunun odaklanmaktan öte olduğunu sanki yokmuş gibi davrandıklarını söyler. Ertesi sabah Merrin, Nairomi’deki St. John’un Sanatoryuma gider. İçeri girer ve Bession’un yattığı odayı bulur. Bession içerdedir ancak kapı kilitlidir. Merrin arkasını döndüğünde birden kapı açılır. Merrin’in yüz ifadesinden içeride kötü bir koku olduğu anlaşılır. Her yer Bession’un çizimleri ile doludur. Merrin, kazı hakkında bir şeyler sorar ama Bession sadece güler. Arkası dönüktür ve yere kan damlatmaktadır. “Peder Merrin” der. Merrin şaşırır ve "Adımı nereden biliyorsun" diye sorar. Bu sırada kapı birden kapanır. "Yaralı mısın?" diye soran Merrin’e "Hayır" diyerek önünü döner ve göğsünde kesiklerle yapılmış bir Nazi simgesi olan Gamalı Haç işareti vardır ve tüm göğsü kan içindedir. bu işaret saat yönünün tersinedir bu kötü şans anlamına gelmektedir. Bession“Tanrı bugün burada değil peder” der ve kendi boğazını keserek intihar eder. Merrin, yerden Bession’un çizimlerinden birini alır. Bu olayın ardından, Peder Cianity ile görüşen Merrin olaylar hakkında bilgi edinir. Peder Cianity’e göre Bession şeytanın etkisindeydi. 1647 yılında bir manastırın aynı şeye maruz kaldığından bahseder. Şeytanın etkisine giren otuz dört rahibenin kötü şeyler yaptığını anlatır. Merrin, buna inanmayarak “Keçilerle grup seks yapmak onları şeytanın etkisinde yapmaz, sadece azgın ve yaratıcı yapar” der. Merrin’in söylediklerine aldırmayan Peder Cianity, olayı anlatmaya devam eder. Şeytanı çıkarma görevi dört rahibe verilmiştir. Bunlardan üçü şeytanın etkisine girerek ölmüşlerdir. Dördüncüsü ise, aklını kaçırmış ve intihar etmiştir. Peder Cianity, o şeytanın hala orada olduğunu düşünmektedir. Merrin, artık şeytan çıkarmadığını çünkü bir din adamı olmadığını söyler. Peder Cianity ise, “Sen her zaman bir din adamı kalacaksın peder, seni sadece inancın kurtarabilir” der. Merrin ise, “O zaman çoktan öldüm” der. Bir sonraki sahnede, Doktor Sara evinde çalışırken gösterilir. Birden rüzgar eser ve penceresi açılır. Kalkıp pencereyi kapatırken kapının önünden bir sırtlanın geçtiği görülür. Sara, elindeki neşter ile Joseph’in yattığı odaya gider. Joseph yerde oturmakta ve örtüye sarılı bir şeyi sevmektedir. Sara örtüyü kaldırdığında, onun James’in başı olduğunu görür ve James gözlerini açar. Seyirci Sara’nın sıçrayarak uyanmasından bunun bir rüya olduğunu anlar. Yatağına geri yattığında Jeffrie’nin yatağında yattığını görür. Jeffrie, elinde Sara’ya verdiği kolyeyi tutarak, sana verdiğim kolyeye atmışsın diye ona kızmaktadır. Tam bu sırada içeri Joseph girer ve Jeffrie’ye “seni almaya geliyorlar” der. Joseph, Sara’ya sarılarak kötü bir rüya gördüğünü söyler. Peder Merrin, tekrar Turkana’ya dönmek için yola çıkmıştır. Daha önce geçtikleri mezarlıktan geçerler. Merrin’in bakışları bir ima içermektedir ancak nedeni daha sonradan öğrenilecektir. Hastaneye geldiğinde, neden kimsenin olmadığını sorar. Cuma da, bir kadının bebeği olacağını ve onu kutlamaya gittiklerini söyler. Peder Merrin, hastanede, Joseph’in uykusunda titrediğini görür. Bu sırada Sara gelir. Sara, Joseph’in çoktan iyileşmiş olması gerektiğini fakat bir türlü düzelmediğini söyler. Burada, yine bilimin çaresizliğine işaret edilir. Peder Merrin kazı alanına gidecektir. Sara’ya iyi olacak mısın diye sorar. Bir koca edası ile kadını koruma içgüdüsü devreye girer. Sara “biraz yanıma oturabilir misin? Söz veriyorum ısırmayacağım” der. Peder Merrin Sara’nın yanına oturur. Sara, sanki işten dönen kocasının gününün nasıl geçtiğini sorar gibi, Nairobi’nin nasıl geçtiğini sorar. Sonra öpüşürler. Peder geri çekilerek yanlış bir şey yapmış gibi başını sallar fakat kadın yanlış olmadığını göstermek istercesine Peder Merrin’i bir kez daha öper. Peder Merrin kazı alanına gider. Kilisenin içine girer ve Bession’un çizdiği çizimi çıkartır. İsa’nın ters olarak asılı olduğu yerin altında, karalamalar vardır. Peder Merrin, hemen altındaki taşı kaldırır ve aşağıya inen bir yol bulur. Bu işlem sırasında, bir ayin ile Cuma’nın daha önce bahsettiği kadının doğum sahnesi paralel kurgu ile verilir. Kadın kurtlanmış bir bebek dünyaya getirir. Burada yine, kadının kötülük doğurduğu doğrulanmış olur. Bu sırada Merrin, bulduğu yoldan aşağıya iner ve Bession’un çizdiği, yani aradığı heykelciği bulur. Bu sırada, sahne hastanede Joseph’e bakan Sara ile devam eder. Joseph’in babası hastaneye gelmiştir. Diğer taraftan da, Jeffrie Sara’yı izlemektedir. İçki almak için bara gelen Jeffrie, aynada yüzünü görür. Birden kapı kapanır ve Jeffrie’nin öldüğü iması verilir. Peder Merrin, kazı alanından dönmüştür. Bu sırada Sara da duşa girmiştir. Duştan çıktığında elektrikler kesilir. Dolaptan bir mum olarak elektrik dolabına bakmaya gider. Oraya vardığında arkasından bir çocuğun koştuğu gösterilir. Joseph diye seslenir. Joseph’in yattığı odaya gittiğinde, onun yerinde olduğunu görür. Bu 156 sırada elektrikler gelir. Sara yerde kan olduğunu görür ve kan kendi bacaklarının arasından akmaktadır. Kadının, kadın olmasından gelen bedensel tepkilerin filmlerde kötülüğün habercisi olarak sunulması burada bir kez daha kanıtlanmıştır. Peder Merrin ile konuşan Sara, “kampta olanlardan sonra kanayacak bir şey kalmamıştı, bunların olması buranın lanetli olduğunun bir göstergesi” der. Peder Merrin, şeytanın varlığına inanmak en kolayı, şeytan insanların içinde olan bir şey der. Bu sahne Constantine filminde, Angela’nın “şeytan olan insanlardır” demesi ile benzerlik göstermektedir. Peder Merrin, Saya’ya kilisenin altında gördüklerini anlatır. Orada bir tapınak olduğunu ve dinsizlerin insan kurban ettiklerini söyler. Peder Merrin’in rüya gördüğü gösterilir. Rüyasında yine İkinci Dünya Savaşını görmektedir. Bu sırada, Peder Francis odaya gider ve Jeffrie’nin öldüğünü söyler. Aynı zamanda, dün geceki bebeğin de ölü doğduğunu söyler. Yerliler beyazları suçlamaktadır. Peder Francis, askerlerin yola çıktığını anlatır. Ancak Peder Merrin bunu onaylamamaktadır çünkü bu tür durumlarda asker getirmek daha kötü sonuçlar doğurmaktadır der ve aslında ileride olacaklara seyirciyi hazırlamaya çalışmaktadır. Peder Merrin, Cuma ile birlikte mezarlıkta gösterilir. Peder, Cuma’ya “eğer herkes vebadan öldüyse, o zaman bu insanları kim gömdü” diye sorar. Bu sorunun cevabı verilmeden, askerlerin yerleşim yerine geldiği gösterilir. Peder Merrin, ölen bebeğin ardından yerlilerin ayin yaptığı yere gider. Aralarında geçen konuşmada, insanların vebadan ölmediği, kilisedeki şeytanın onları aldığını, şimdi de bebeği aldığı ve giderek güçlendiğini öğrenir. Reis, kazı çalışmalarına son vermesini ister. Bu sırada, ölen bebek çadırdan çıkartılarak yakılır. Peder Merrin’in “ölüleri gömmüyorsunuz, yakıyorsunuz. O zaman mezarlıktakiler kim” diye sorar. 157 Merrin mezarları açmaya gider ve hepsinin içlerinin boş olduğunu görür. Bu sırada Joseph’in babası hastaneye gelir ve yerliler ile içine şeytan girdiğini düşündükleri çocuğu öldürmek isterler. Ancak bir güç, yerlilerin ellerini ve ayaklarını kırar. Yaralanan yerliler kaçmak zorunda kalır. Peder Merrin, mezarları kazarken, bir taraftan da İkinci Dünya Savaşı’ndaki anılarını hatırlar. Bu sahne ile neden peder olmayı bıraktığı da açıklığa kavuşmaktadır. Nazi subayı, Peder Merrin’den öldüreceği insanlar konusunda kendisine yardım etmesini, eğer etmezse herkesi öldüreceğini ve çocuklardan başlayacağını söyler. Bunun üzerine Peder, yaşlı adamları ve kadınları söylemeye başlar. Tanrı’nın orada yardım etmediğini düşünen peder, ona olan inancını da orada yitirmiştir. Mezarların boş olduğunu gören Peder Merrin, Peder Francis’in yanına gelir ve açıklama yapmasını ister. Mezarlarda haç işareti vardır. Bu mezarları kilise hazırlamıştır. Bunun üzerine Peder Francis durumu anlatır. 1500 yıl önce bir katliam olduğundan bahseder. İki rahibin liderliğinde batıdan gelen bir ordu şeytanın izini aradıklarını ama Turkana’ya geldiklerinde şeytan onların hepsini öldürdüğ 158 binbaşı, koleksiyonunu yaptığı kelebeklerin hareket ettiğini görür ve bundan kurtulmak için silahını çıkartır ve kendisini öldürür. Burada binbaşı da şeytanın etkisine girerek, aklına kaçıranlardan biri olarak nitelendirilebilir. Peder Merrin, hastaneye gelip Joseph’i alır. Onu Turkana’dan kurtarması gerekmektedir çünkü şeytanın onun içinde olduğuna inanan Turkana onu öldürmeye gelecektir. Peder Francis, en iyi fikrin onu kiliseye saklamak olduğunu, Turkana’nın oraya girmeyeceğini söyler ve onu alıp götürür. Onu yere yatırır ve dua etmeye başlar. Bu sırada Peder Merrin, Sara’yı aramaktadır. Sara’nın evine gider ve Sara’nın odasında duvarda kan ile çizilmiş bir resim ve tam ortasında filmin ilk başında gösterilen küçük heykelcik bulunmaktadır. Heykelciği alan Peder Merrin, yerde Sara ve kocasının düğün fotoğrafını görür. Kocasının Mösyö olduğunu anlar. Bu sırada Sara, şeytan çıkarmakta olan Peder Francis’i öldürür. Peder Merrin kiliseye gelir ve Peder Francis’in eşyalarını bulur ama kendisi yoktur. Peder’in haçını eline alarak, tövbe etmekte ve dua etmektedir. Kutsal su ile günahlarından arınır. Bu sırada Joseph’i görür ve hemen ardından içine şeytan girmiş olan Sara’yı görür. Sara, Peder Merrin’ın yanına gelerek göğüslerini açar ve “n’oldu peder artık beni düzmek istemiyor musun” der. Sara şeytanın etkisi ile ahlaksız ve terbiyesiz bir kadın olarak sunulur. Merrin dua etmeye devam eder. Sara, Joseph’i kilisenin altına doğru çeker ve Joseph “yardım et peder” diye bağırır. Peder de arkasından aşağıya iner. Bu sırada Peder Merrin bir sanrı görür ve buna göre ikinci dünya savaşındaki ölen küçük kızı oradadır. Tam peşinden gidecekken, yukarıdan Peder Francis’in cesedi düşer. Boynundaki kuşağı alır. Bu sırada Joseph yine bağırmaktadır. Sara ile karşılaşan Peder Merrin, onun ile bir mücadeleye girer. Sara bir ara, savaşta ölen küçük kızın kılığına girer ve Peder Merrin’in korkusu ve suçluluk duygusu ile yüzleşmek zorunda bırakır. Joseph’in de yardımı ile Sara’nın içindeki şeytanı çıkartılır. Fakat Sara orada ölür. Bu sahne Pederin hem yeniden inanışı, hem de kızın bedeninden şeytanın çıkarılmasını içermektedir. Peder, Joseph’i kurtararak, savaştaki suçluluk duygusundan arınmakta ve Tanrı’ya olan inancını güçlenmiş olmaktadır. Kilisenin dışında yaşanan savaştan sonra, herkes ölmüş ve kilise ruhani bir güç tarafından yeniden toprağın altına gömülmüştür. Peder Merrin bu olaydan sonra, kendisine iş teklif eden adamla tekrar buluşur ve ondan aldığı parayı ve örnek deri parçasını kendisine iade eder. Aradığı şeyi bulamadığını söyler. Adam “ama bir şey bulmuşsun” der. Bunun ile kastedilen Tanrı’yı bulmuş olması ve inancını yeniden kazanmasıdır. Merrin kendisine söylenen "İyi günler Bay Merrin" sözünü "Peder" diye düzelterek yanından ayrılır.
Exorcist: The Beginning (2004) Trailer
Dominion: Prequel to the Exorcist (2005)
Dominion: Prequel to the Exorcist filmi 1973 tarihinde başlayan The Exorcist serisinin 4. filmi olan Exorcist: The Beginning’in ilk versiyonudur. Harlin’in filmi çokta başarılı bulunmayınca, filmin ilk çekilen versiyonunun gösterilmesine karar verilmiştir. Bu film diğer filme göre daha çok diyalog ağırlıklı ve vahşetten daha uzaktır.Film Merrin'in Pazuzu'yla yaptığı ilk savaşı, ve kaybettiği inancını yeniden kazanmasını konu alır.Filmin yönetemeni Paul Schrader'dir. Filmin senaryosu William Wisher Jr. ve Caleb Carr tarafından yazılmıştır..Filmin yapımcılığını James G. Robinson yapmıştır. Filmin kadrosunda Stellan Skarsgård Peder Lankester Merrin rolünde , Gabriel Mann Peder Francis rolünde , Clara Bellar Rachel Lesno rolünde , Billy Crawford Cheche rolünde , Ralph Brown Başçavuş rolünde , İsrail Oyelumade Jomo rolünde , Andrew French Chuma rolünde , Antonie Kamerling Kessel rolünde , Julian Wadham Binbaşı Granville rolünde , Eddie Osei Emekwi rolünde , Ilario Bisi Pedro Sebituana rolünde , Niall Refoy Hırsız Onbaşı rolünde , Lorenzo Camporese Hırsız Asker rolünde , Burt Sezar Dr. rolünde , Marcello Santoni Hollandalı çiftçi rolünde , Griet van Damme Genç Hollandalı Kız rolünde , Simon McLinden Onbaşı rolünde , Pet Chege Sebituana'nın karısı rolünde , Hamadi Mwapachu Konvulsif işçi rolünde , Evelyn Duah Mara rolünde , Rick Warden Onbaşı Williams rolünde , Michele Mariotti Alman Çavuş rolünde , Ben Meyjes Asker # 2 rolünde , Oliver Maltman Asker # 3 rolünde , Omari Carter James rolünde , Adrian Black Joseph rolünde , Nick Komornicki Silah Ateşleyen Asker rolünde yer almıştır.Film müzikleri Angelo Badalamenti , Dog Fashion Disco ve Trevor Rabin tarafından yapılmış Sinematografisini Vittorio Storaro üstlenmiştir.İlk gösterim tarihi: 18 Mart 2005'dir. Filmin süresi 116 dakikadır.Yapım ülkesi ABD dili ingilizcedir. Filmin Bütçesi 30 milyon dolar gişesi 251.495 dolardır. Film tür olarak bir doğaüstü bir korku filmidir. Filmin yapım şirketi Morgan Creek Productions dağıtım şirketi ise Warner Bros'dur. Dominion: Prequel to the Exorcist filmi Exorcist: The Beginning filminin ilk ve orijinal versiyonudur Aslında Exorcist: The Beginning filminin yönetmenliği de ilk başlarda Paul Schrader'e verilmiştir fakat yapımcılar filmin yeteri kadar korkunç olmadığını düşününce filmin yönetmenliği bir yerden sonra Renny Harlin'e devralmıştır. Exorcist: The Beginning başarısız bir filmdi. Bu film ise açık ara bir şekilde daha iyi bir film olmuştur.Sahneler daha özenli ve diyaloglar daha çok bilgilendiricidir. Görsel efektlerin ise hala kalitesiz olduğunu söylemek zorundayım. Aslında film,çok düşük bir bütçeyle tamamlandığı için, görsel efektlerin bu kadar kötü olmasına göz yummak gerekir.Oluşan bütün aksaklıklara rağmen kötü denebilecek bir sonuçta ortaya çıkmadı. Lâkin bu film ben de dahil Exorcist hayranlarına yeterince korku verememiştir çünkü filmin içinde barındırdığı detaylar bir korku filminden çok bir rahibin içsel bunalımlarını ve pişmanlıklarını içeriyordu.Yer yer II. Dünya Savaşı'ndan da kesitlere yer verilen bu filmindeki temel amaç korkmaktan veya gerilmekten çok, Regan MacNeil olayından önceki Peder Merrin'in yaşadığı olaylara tanıklık etmek ve soru işaretlerini gidermektir. bu amaçla izlenirse, seyirciye daha fazla keyif verecektir.Özetlersek filmin senaryosu şu şekilde gelişiyor. 1944'te Rolf Kessel isimli bir Nazi SS teğmeni, işgal altındaki Hollanda'daki küçük bir köyün papazı olan Peder Lankester Merrin'i bir Alman askerinin öldürülmesi karşılığında misilleme amaçlı infazlarda kimin öleceğine karar vermeye zorlar.bu olay sonucu inancını yitiren Merrin,1947'de, İngiliz sömürgesindeki güney Afrika'nın Turkana bölgesinde arkeolojik bir keşifte bulunmuştur. Merrin Vatikan'ın atadığı aslında bir misyoner olan Peder Francis ile buluşur ve bir İngiliz subayı olan Albay Granville nezaretinde kazıya başlama kararı alınır.Yanında rehberi olan Chuma ve Peder Francis ile birlikte Derati'ye yol alan Merrin vardıklarında Peder Francis'i Emekwei ile tanıştırır.onun otelinde kalacaklardır ,Emekwei'nin James ve Joseph adında iki tane oğlu vardır. Emekwei Peder Francis eğer kabul ederse açacağı misyoner okulunda oğullarının ilk öğrencileri olabileceğini söyler. Merrin ve Peder Francis beraber kazı alanına giderler.Peder Francis Merrin'e kilisenin ne zaman yapılmış olabileceğini sorar. Merrin 5. yüzyıldan kalma bir Bizans kilisesi olduğunu , Hristiyanlığın Afrika'ya varmasından çok önce, uzak olan bu bölgede bir kilisenin inşa edilmiş olması çok garip olduğunu söyler. dahası şaşırtıcı bir şekilde, kilise, inşaatı tamamlandıktan hemen sonra kasten gömülmüş gibi mükemmel durumdadır.Kazı sahasında Merrin, Cheche adlı utangaç, fiziksel olarak deforme olmuş bir gençle tanışır, lanetlendiğinden korkarak yerliler tarafından kötü muameleye maruz bırakılmıştır. Chuma tarafından engellenmesine rağmen, Merrin Cheche ile temas kurmaya çalışır, sonunda çocuğu tıbbi tedavi için Rachel'a götürür. Rachel savaş zamanında bir Nazi toplama kampında bulunmuş olan oradan sağ kurtulduktan sonra bir doktor olmuştur.Kapı açığa çıkarıldığında, Merrin, Francis ve Chuma kilisenin içine girer. Francis, bu özel kilisenin, altındaki bir şeyi dizginleyecek şekilde inşa edildiğini fark eder. Gizli bir geçit bulurlar, geçit onları, insan kurbanının yapıldığı eski bir sunak ve şeytani bir heykel bulunan bir yeraltı tapınağına götürür. Merrin, kilisenin bir ibadet yeri olarak değil, bu yeraltı tapınağını gizlemek için yapıldığını söyler.Dönüş yolunda, bir sığı sürüsü tarafından yenen sırtlan cesetleri görürler. Kilisenin lanetli olduğunu düşünen Turkana yaşlıları Merrin'in kazmayı bırakmasını talep ederler. Francis, Merrin'in itirazlarına rağmen kazıyı korumak için Albay Granville ile irtibata geçer.Kiliseden bazı kıymetli taşlarını yağmalamaya çalışan iki İngiliz askeri, ertesi gün ölü bulunur.bir Turkana savaşçısı olan Jomo'nun iki adamın delirip birbirlerini öldürdükleri yönündeki ifadesine rağmen Albay Granville buna inanmaz ve Turkana yerlilerini suçlar.suçluların kendisine verilmesini talep eder. Turkana yerlileri kendilerinin bir suçu olmadığını söylemekte ısrar edince Albay Granville onların gözü önünde genç bir kadını başından soğuk kanlı bir şekilde vurur.Kasaba daha sonra askeri gözetim altına alınır. 'Hıristiyan kötülüğü"nün yayılmasını engellemeye kararlı olan Jomo, misyoner okuluna baskında bulunur ve Emekwi''nin oğullarından biri de dahil olmak üzere Peder Francis öğrencilerini öldürür.bunun üzerine bir İngiliz askerleri tarafından vurularak öldürülür. Emekwi, Merrin'e Tanrı'nın kendisine iman edenleri böyle mi ödüllendirdiğini sorar, Peder Francis Cheche'nin olağan dışı iyileşmesinin düşündüğü gibi Tanrı tarafından bir mucize olmadığını kanıtlayan rahatsız edici bir olaya şahit olur. Cheche'nin içindeki ruhtan korkan Peder Francis onu vaftiz etmeyi düşünür; Cheche kilisede olması şartı ile kabul eder. Bu sıralarda, suçluluk yüklü ve çaresiz Albay Granville, kendini ağzından vurularak intihar eder. Turkana yaşlılar kilisenin yeniden gömülmesini Peder Francis'ın -"Hıristiyan kötülüğü"nü yayılmasından ve İngiliz birliklerinin gelişinden sorumlu olduğu için Cheche' ile beraber öldürülmek üzere onlara teslim edilmesini talep eder; talepleri reddedilir ve iki taraf arasındaki savaş kaçınılmaz hale gelir. Rachel ile beraber Peder Francis, kilisede Cheche'yi vaftiz etmeye başlar; Ancak Cheche'yi kontrol eden şeytan onlara saldırır.Bir şeytan çıkarma ayini gerçekleştirmesi için Peder Francis'in Roma Ritüelleri kitabına ihtiyacı vardır onu kasabadan alıp getirmek için çabucak kiliseden ayrılır.İblis Cheche'nin vücudunda var olan deformasyonları ortadan kaldırıp onu pürüzsüz, çift cinsiyetli 'mükemmel' bir varlığa dönüştürür; Bir deprem olur ve kayalar kilisenin girişini kapatır Albay Granville'in ölümünden sonra birliklerin kontrolünü üstlenen Granville'in ikinci komutanı olan Çavuş, Merrin'in kilisenin girişini temizleme talebini erteler. Ertesi sabah, Merrin ve Askerler Peder Francis'i oklarla vurulmuş yarı çıplak ve bir ağaca bağlanmış şekilde bulurlar. Emekwei'nin karısı tarafından bakılmak üzere hastaneye götürülen ve ölmekte olan Peder Francis, Merrin'e Cheche'nin şeytan tarafından ele geçirildiğini söyler ve bir şeytan çıkarma ayini yapması için ona yalvarır. Başka bir deprem oluşur ve Merrin'in içeri girmesine izin verecek kadar kilisenin girişini engelleyen kayaları kaydırır.Kiliseye giren Merrin Yer altı tapınağında trans halindeki Rachel'ı ve şeytan tarafından ele geçirilmiş Cheche'i bulur. Rachel'ı uyandırıp kaçmasını söyler.Kiliseden ayrılan Merrin revire gidip Peder Francis'in ayin kıyafetlerini giyer ve sonra şeytan çıkarma ayinine başlamak için kiliseye geri döner. İblis, Merrin'i kendi tarafına çekmek için geçmişini yeniden yazma şansı sunar. Merrin kendini 1944 Hollanda'da bulur İşbirliği yapmayı reddettiği zaman, Kessel Merrin ve tüm köylülerin karşı koyması için öldürür. Merrin duyularına geri döndüğünde, şeytan, olanları değiştirme girişiminin yararsızlığına alay eder. Merrin'in şeytan çıkarma sürecini başlatmasıyla birlikte, gökyüzünde doğaüstü bir aurora ortaya çıkar, o sıralarda Rachel intihar etmeyi düşünmektedir, Kötü ruhun direncine rağmen, şeytan çıkarma başarılı olur.şeytan Cheche'nin bedenini terk edip bir sırtlanın bedenine girer. İblis, Derati'den sürüldüğünde, hayat normale döner ve İngiliz müfrezesi Derati'yi terk eder. Ancak, yerel yaşlılardan biri, Merrin'i iblisin onu takip edeceği konusunda uyarır. Rachel ve Cheche'ye veda etmeye gelen Merrin Cheche'nin Rachel'ın yardımcısı olduğunu görür. Merrin, inancını yeniden kazanır ve bir kez daha aktif bir rahip olan Roma'ya gider.böylece film sora erer.
Dominion: Prequel to the Exorcist (2005) Trailer
The Exorcist (2016)
Comic-con 2016’da ilk fragmanı izledikten sonra mistik yapımlara ve korku-gerilim türünü seven birisi olarak yapımı radarıma almıştım. Ve evet dizi 1973 yapımlı aynı isimli filmden uyarlanmış. Zaten film de William Peter Blatty‘in 1971 yılında yazdığı kitaptan uyarlanmıştı. Yani dizi hem filmi hem de kitabı referans almış, ama hikaye olarak tüm bu olaylardan sonrasını anlatıyor aslında. O zaman hemen detaylara inelim; Künyesinde oldukça ilginç isimler barındırıyor dizi. Birçok kişinin Beetlejuice filmiyle hatırlayacağı Oscar ve Golden Globe ödüllü bir isim olan Geena Davis önemli karakterlerden birisi. Sense8 den hatırladığımız Alfonso Herrera ise rahip karakterinde ve olaylar onun etrafında gelişiyor diyebilirim. Ben Daniels ise House of Cards dan ya da Flesh and Bone‘dan tanıyor olabilirsiniz. Onu da dizide başka bir rahip rolüyle izliyoruz. Bunlar dışında kadroda Hannah Kasulka ve Alan Ruck gibi isimler de var.Filmini izleyenlerin konusuna aşina olacağı The Exorcist, merkezine aldığı iki rahibin günümüzde şeytan ile mücadelesini konu alıyor. Ne var ki rahiplerin “şeytan” ile ilgili farklı yorumları var fakat bu arada da yardımlarına muhtaç bir aile var. Rahip Marcus şeytanın bir bedeni ele geçirmesine birebir şahit olmuş ve şeytan çıkarma ayini düzenlemiş birisiyken Rahip Tomas şeytan ve cehennem gibi olguları metafor olarak algılar ve cemaatine öyle anlatır. Fakat kısa bir süre sonra Rahip Marcus ile yolları hiç ummadığı bir şekilde kesişir. Bu arada Rahip Tomas’ın vaazlarını dinleyen aynı zamanda da yakın dostu olan Angela’nın evinde garip şeyler olmakta, Angela kızı hakkında endişelenmektedir. Bu endişesini Rahip Tomas’a anlattığında ise Tomas çareyi Marcus’dan yardım istemekte bulur. Peki rahiplerimiz Angela’nın ailesine yardımcı olabilecek midir? Yoksa perdenin arkasında çok daha büyük bir güç mü var? Bunların cevabını sanırım gelecek bölümlerde alacağız.Açıkçası tam beklediğim şeyler ile karşılaştım. İlk bölüm itibariyle dizi aslında oldukça klasik bir girizgah yaptı. Gördüklerine inanamayan bir rahip ile gördüklerine inanan hatta belki de fazla inanan bir rahibin bir şekilde beraber çalışmak, daha doğrusu beraber yol almak zorunda kalacak olmaları giriş kısmıydı ve pek de şaşırtmadı açıkçası. Senaryo bize diğer dizilerde de sıklıkla gördüğümüz iki zıt karakteri mecburen yan yana getirip “hadi bakalım ne yapacaksınız şimdi”yi gösterecekler bize belli ki. İlk bölüm itibariyle tanışmalarına şahit olduğumuz, daha beraber çalışırken görmediğimiz bu iki farklı kişilik yapısındaki rahibin dinamikleri nasıl olacak bilemiyorum ama karakterlerimizin kişisel problemleri var gibi. Tabii bu kısma daha bakamadık ama ilerleyen bölümlerde karşımıza çıkacağına eminim. Angela’nın ailesi hakkındaki endişesi ne kadar doğru ve kocasının bu olaydaki konumu ne olacak ilk bölümden aklımda kalan sorular.Sosyal medya genel olarak yapımı beğenmiş. Ama türünü sevene tavsiye etmekte ısrarlılar. Yani dizinin “içine şeytan girme” olayı gibi bir klişe etrafında geliştiğini özellikle belirtiyorlar. Aslında haklılar da… Türünü sevmeyene oldukça sıkıcı gelebilecek bir ilk bölümdü. Ekstra çok bir şey sunmadı aslında izleyicisine. Fakat özellikle sözlükçü tayfasının beklentilerini yüksek tuttuğunu ve ilk bölümü oldukça fazla beğendiğini ekleyeyim. 1973 yapımı filmi izleyip beğendiyseniz mutlaka göz atmalısınız. Zira dizi tüm konsepti günümüze taşımız bu oldukça ilginç duruyor. Exorcism gibi filmlerle de ortak noktaları var tabii. Ayrıca Outcast dizisiyle bir çok paralel noktası olduğunu görebilirsiniz. Ele geçirilme, şeytani güçler, birbirine zıt kişilikte iki farklı karakterin uyum içinde çalışmak zorunda olması falan…Başıma bir şey gelmeyecekse The Exorcist filminin ana mesajını hiç bir zaman desteklemediğimi hatta oldukça saldırgan bulduğumu söylemeliyim. Her ne kadar film bir kült ve teknikleri oldukça ilerici olsa da bence film korkutucu derece gerici. Aslında filmin çekildiği zamanı düşünürsek bu oldukça normal ama günümüzde olması… Bilemedim, pek hoşlanmadım. Velhasıl diziden de bu izlenimi almadım değil, Angela’nın evinde evin reisi denilebilecek bir kişi yok ve Angela oldukça güçlü bir kadın imajı çiziyor. Yani tıpkı filmdeki gibi, şeytan için biçilmiş kaftan bir ev! Bence dizi filmin imajından kurtulup daha modern bir şeytani konsept ile karşımıza çıkmalıydı. Yine de hikayenin aslında filmden sonrası gibi algılanabilecek birkaç sahne vardı dizide, olayların günümüzde geçiyor olması şeytan algısını da değiştirip farklılaştırabilir. Thomas karakterinin sorgulayıcı yapısını hele ki inanç yapısı olarak oldukça eksik olmasına rağmen rahiplikte ısrar etmesi ileride oldukça ilginç sahnelere gebe olacak gibi duruyor. Öte yandan rahiplerin karşılaşması oldukça ilginçti ve aralarındaki dinamik dizinin lokomotifi olacak bence. Yani dizi drama olarak iyi izlenim bıraksa da gerilim açısından beni tatmin etmedi.
The Exorcist (2016) Trailer
The Exorcist : Story of School (2016)
The Exorcist : Story of School oyununun konusu şöyle Maceracı bir kız olan 22 yaşındaki Woohee, bir gizemi çözmek için okula gelir.Okulda şok edici gerçekler onu bekliyordur. oyunda kaliteli görsel efektler ,sürüngen sesleri,çeşitli Hanbok kostümleri,çoklu sonlar mevcut. Woohee, kötü ruhu kovmak için okula girer ve kaybolan öğrencilerin hikayelerini araştırmaya başlar.Oyunda Peder Escal genellikle ne yapacağınızı söyleyerek size yardımcı oluyor, ve elbette diğer Korku oyunlarında olduğu gibi, korkunç yüzler, çığlıklar, korkutucu müziklerde var.Oyun android platformu için üretilmiştir. The Exorcist : Story of School yüksek kaliteli hikaye tabanlı özel grafik tasarımlarına sahip gizem ve korku türünde bir mobil oyundur.Şok edici gerçekleri ortaya çıkarmak için oynayın.Acaba kaybolan öğrenciler hangi sırları saklıyordu ? Seçimleriniz hangi sonuçlara yol açacak ? Oyunda Harika görselli resimleri toplayabilir. Oyunu daha eğlenceli hale getirmek için çeşitli kostümler bulabilir bulduğunuz Hazine kutularındaki gizli öğeleri birleştirebilirsiniz Bazen oyunda ufak donmalar yaşanabiliyor nedenini anlayamadığım şekilde bu donmalar en çokta çevrimdışı iken oluyor.benim şahsi görüşüm biraz güncellemeyle harika bir oyun olma potansiyeline sahip ve ayrıca diğer tabomsoft oyunları arasında açık ara en sevdiğim oyunun The Exorcist : Story of School olduğunu söyleyebilirim..oyunun en iyi tarafı seçimlerimizin farklı sonuçları ve çoklu sonlarının olması bu özelliği oyunu bir kez bitirmiş olsak bile en baştan hiç sıkılmadan tekrar oynamamıza olanak sağlıyor.bunun yanında oyunun hikayesi sizi hafızanızı çalıştırmaya zorluyor.oyunun kontrolleri kolay ve basit.düzgün karakterleri ve gerçekçi bir haritası var. biraz İngilizce biliyorsanız hikayesini okumanın ve anlamanın oldukça kolay olduğunu göreceksiniz. Umarım buna benzer daha çok oyun yapılır.
The Exorcist : Story of School (2016) Trailer
Ben The Exorcist (2017)
Ben The Exorcist (2017) Trailer
The Exorcist: Legion VR (2017)
The Exorcist: Legion VR (2017) Trailer
.....