The Blair Witch Project, Türkçe karşılığı Blair Cadısı Projesi, Daniel Myrick ve Eduardo Sánchez tarafından yazılan, yönetilen ve kurgulanan 1999 çıkışlı psikolojik korku türündeki Amerikan filmidir. 1994'te, Blair Cadısı olarak bilinen yerel bir efsaneye dair bir belgesel çekmek için Burkittsville, Maryland yakınlarındaki Black Hills'te gezintiye çıkan üç sinema öğrencisinin kurgusal hikâyesini konu almaktadır. Filmde bu öğrenciler kaybolur; fakat video ve ses ekipmanları çekilen görüntülerin çoğuyla birlikte bir yıl sonra bulunur. "Kurtarılan çekimler", izleyicinin izlediği filmdir. Myrick ve Sanchez, Blair Cadısı kurgusal efsanesini 1993 yılında tasarladı. Doğaçlama yapılacak diyalogların yanı sıra otuz beş sayfalık senaryo oluşturdular. Yönetmen tarafından hazırlanan rol dağıtımı ile ilgili ilan, Backstage dergisinde yayımlandı ve yapılan seçmeler sonrasında Donahue, Williams ve Leonard bu roller için seçildi. Film, Ekim 1997'de Maryland kasabasında sekiz gün süren temel çekim ile başladı. Yaklaşık yirmi saatlik görüntü çekildi ve kurgu aşamasında bu içerik seksen iki dakikaya düşürüldü. Blair Cadısı'nın galası 25 Ocak 1999'da, Sundance Film Festivali'nde gerçekleştirildi. Tanıtım kampanyasında oyuncular "kayıp" ya da "ölü" olarak tanıtıldı. Filmin festivaldeki reklam çalışmasıyla Artisan Entertainment, dağıtım haklarını 1,1 milyon dolara satın aldı ve film, 30 Temmuz'da Amerika Birleşik Devletleri genelinde gösterilmeden önce, 14 Temmuz 1999'da Kuzey Amerika'da gösterime girdi. Blair Cadısı, eleştirmenlerden genel olarak olumlu yorumlar alırken gösterildiği dönemde izleyicileri ikiye böldü. Buna rağmen film, found footage (buluntu film) tekniğini popüler hâle getirdiği için takdir edildi. Bir sleeper hit olan Blair Cadısı, dünya çapında en başarılı bağımsız filmlerden biri hâline gelerek $60 bin bütçeyle yaklaşık $250 milyon hasılat elde etti. Blair Cadısı'nın sırasıyla Ekim 2000 ile Eylül 2016'da yayımlanan Gölgelerin Dili ile Blair Cadısı adlarında iki devam filmi çekildi. Blair Cadısı imtiyazı çeşitli romanlar, dosyalar, çizgi romanlar ve ek ürünler içerecek şekilde genişletildi. Ekim 1994'de, sinema öğrencileri Heather, Mike ve Josh; Blair Cadısı efsanesi hakkında bir belgesel hazırlamak için Burkittsville, Maryland kasabasına doğru yola çıkar. Grup, bölgede yaşayanlarla efsane hakkında röportaj yapmaya başlar. Yerel halk onlara, ormanda yaşayan ve 1940'larda sekiz çocuğu kaçıran bir münzevi olan Rustin Parr'ı anlatır. Geceyi bir motelde geçirdikten sonra öğrenciler, efsaneyi araştırmak için bölgedeki ormanları keşfe çıkar. Yolda karşılaştıkları iki balıkçıdan biri, ormanın lanetli olduğu konusunda onları uyarır ve 1888'de kaybolan Robin Weaver adında genç bir kızdan bahseder. Kız, üç gün sonra döndüğünde "ayakları yere hiç değmeyen yaşlı bir kadın" hakkında konuşmuştur. Balık tutan diğer kişi ise hikâyenin gerçekliğinden şüphe duyduğunu belirtir. Öğrenciler daha sonra, 19. yüzyılda ayinle öldürülen ve daha sonra cesetleri ortadan kaybolan beş adamın bulunduğu Tabut Kayası'na çıkarlar. Grup, ilerleyen vakitte ise gece konaklamak için kamp kurar.Ertesi gün ormanın içlerine doğru daha da ilerlerler ve yedi küçük taş yığınının olduğu mezarlığın yanında kamp kurarlar. O gecenin ilerleyen saatlerinde, her yerden çatırdayan dal sesleri duysalar da seslerin hayvanlardan ya da yerli halktan geldiğini düşünürler. Ertesi gün arabaya dönmeye çalışırlar; ancak yolu bulamayınca hava kararmadan kamp kurarlar. Geceleyin tekrar dalların çatırdama seslerini duyan grup, bu seslerin kaynağını yine bulamaz.Ormanda kaybolduklarını anlayan grup, yürüyüşlerinin sonunda ağaçlara asılmış çok sayıda insansı sopa figürünün olduğu bir yere varırlar.Sabah uyandıklarında çadırın dışında üç taş yığını bulurlar ve bu durum gruptakilerin sinirini bozar. Araçlarını bulmak için yola devam ederlerken Heather, haritasının kaybolduğunu fark eder ve Mike'ın önceki gün haritayı derenin içine attığını öğrenirler. Heather ile Josh, Mike'a öfkeyle saldırır. Artık kaybolduklarının farkında olan grup, sadece güneye doğru gitmeye karar verir. Yürüyüşlerinin sonunda ağaçlara asılmış çok sayıda insansı sopa figürünün olduğu bir yere varırlar. O gece, diğer garip seslerle birlikte gülüşen çocuk sesleri de dahil olmak üzere çeşitli sesler duyarlar. Bilinmeyen bir kuvvet çadırı salladıktan sonra panik içinde kaçarlar ve şafak sökene kadar ormanda saklanırlar. Çadırlarına döndüklerinde eşyalarının dağıtıldığını ve soyulduklarını, Josh'un ekipmanlarının çamurla kaplı olduğunu görürler. Yollarına devam ederken daha önce geçtikleriyle aynı olan nehir üzerindeki bir kütüğe ulaşırlar. Güneye doğru yürümelerine rağmen tüm gün çember çizdiklerini fark ederek tekrar kamp kurarlar. Heather ve Mike, ertesi sabah uyandığında Josh'ın ortadan kaybolduğunu fark ederler. Onu aramanın boşuna bir çaba olduğunu anlamalarıyla yavaşça yollarına devam ederler. O gece, karanlıkta Josh'ın acı çığlıklarını duyarlar ancak onu bulamazlar. Mike ve Heather, Josh'ın çığlıklarının kendilerini çadırdan çıkarmalarını sağlaması için cadının bir oyunu olduğunu düşünürler. Heather ertesi gün, Josh'ın tişörtünden bir parçayla bağlanmış bir çubuk yığını bulur. Yığını açtığında tişört parçasının içinde Josh'ın dişini, saçını ve dile benzeyen bir parça görür. Bulduklarından ötürü kendinden geçmesine rağmen, Mike'a söylememeyi seçer. O gece, Heather hem kendi ailesinden hem de Mike ve Josh'ı bu duruma soktuğu için ikilinin ailesinden özür dilediğini videoya çeker. Josh'ın yardım çığlıklarını tekrar duyarlar ve sesi takip ederek duvarlarda semboller ile çocukların kanlı el izlerini içeren terk edilmiş bir ev bulurlar. Mike, Josh'ı bulmak için hızlıca yukarıya çıkarken Heather onu takip eder. Mike daha sonra Josh'ı bodrum katta duyduğunu söyler. Hızlıca aşağı inerken Heather ona yetişmeye çalışır. Bodruma ulaştığında bir şey Mike'a saldırarak kameranın yere düşmesine, ortamın sessizleşmesine neden olur. Heather, bodruma çığlık atarak girer ve kamerası Mike'ın arkasının dönük bir şekilde köşede beklediğini gösterir. Daha sonra bir varlık Heather'a saldırarak kamerasının düşmesine ve sesinin kesilmesine neden olur. Kamera biraz daha çekim yapar ve kapanır.
The Blair Witch Project (1999) Trailer
Book of Shadows : Blair Witch 2 (2000)
Beş kişinin tarafından izlenen karmaşık yolu takip eden ve “The Blair Witch Project” üzerine oturtulan “Gölgelerin Dili: Blair Cadısı 2″, hayal ve gerçeği ayıran çizginin belirsizleştiği ve hatta belki de tamamen kaybolduğu karanlık ve tehlikeli bir yerde yolculuğa çıkıyor. Filmin kahramanları kendilerini, doğa üstü güçlere mi yoksa insani birşeylere mi dayandığı belli olmayan ürkütücü bir belirsizlik yaratan byükü bir kötülüğün girdabına kaptırdıkça kişisel algılar gittikçe daha güvenilmez hale geliyor.“Gölgelerin Dili: Blair Cadısı 2″ filminde kurbanlarımız Maryland’in uğursuz Black Hills bölgesine, Kasım 1999′da işlenen bir dizi korkunç cinayeti çözmek üzere giderler. “The Blair Witch Project”in doğuşu, medyanın filmin belgesel stili ve doğaüstü bir efsaneye dair yarattığı aldatmacayla pekişerek, hayranların ve meraklı kişilerin filmin gerçek hayatta varolan seti Burkittsville, Maryland’e akın etmesine neden olur.Jeff (Jeffrey Donovan), akıl hastanesinden yeni çıkmış biridir. Blair Cadısı’na dair güçlü saplantısını bir işe çevirmiştir ve gençleri cadının sık sık bulunduğu Burkkittsville’in Black Hills yöresine olan bir tura katılmak üzere ayartır. Jeff’in müşterileri, kendilerinin de anlamadığı sebeplerden dolayı filme karşı saplantıdır.Bir Wiccan olan Erica (Erica Leershen), filmin onun gibi Wiccan olan arkadaşlarını kötü şekilde sunduğunu düşünse de kendini Blair Cadısı mitolojisine kaptırmıştır. Üniversitede master eğitimi gören Tristen (Tristen Skyler) ve Stephen (Stephen Barker Turner) Blair Cadısı hakkında bir kitap yazmaktadır fakat hikayenin dayandığı temele tamamen karşı çıkmaktadırlar. Folklorist Tristen, konunun bir gerçeklik payı taşıması gerektiğini savunurken, Stephen ise bunun bir ders kitabı konuusu olan “toplu histeri” olduğu üzerinde durmaktadır. Grubu tamamlayan kişi, güçlü psişik güçleriyle sert ve şeytani biri olan Kim’dir. (Kim Director).Blair Cadısı’ yla ilgili bilinen en uğursuz mekanlardan birinde, garip ve afallatıcı bir gece geçirdikten sonra, beş kampçı bir yıkım sahnesine uyanırlar ve uyuduklarına dair hiç bir şey hatırlamazlar. Neler olup bittiğini anlamak için olanları biraraya getirmek üzere Jeff’in terk edilmiş ambarına giderler. Ancak Jeff’in önderliğinde çürük asma köprüden geçerler ve havlayan köpekler eşliğinde metal kapının kilidini açarlar. Artık biraz önce terkettikleri ormandan daha tehlikeli bir yere girmektedirler. İçeride, karışmış kafaları kadar gerçek olan bir kabusa düştüklerini anlarlar. Efsane gerçeğe dönüşmeye başlar. Artık çok geçtir. Ormanı terk ettiklerinde yalnız olmadıklarını anlarlar.
Book of Shadows : Blair Witch 2 (2000) Trailer
Blair Witch (2016)
Hep elimde flaşla, gece ormanda gezinmeyi ve bu tarz bir video çekmeyi istemişimdir. Blair Cadısı da aynen bunu yapmış. The Blair Witch Project’ten farklı olarak teknolojinin tüm imkanlarını kullanarak tabi. (Drone’lar, GoPro’lar vs.) Hikaye, 99’da kaybolan Heather Donahue’nin kardeşi James’in aynı ormanda ablasını aramak istemesiyle başlıyor. Bir grup macerasever ya da “rahatsız” arkadaşını yanına alıp lanetli ormana gidiyor. İlk filmde zar zor seçtiğimiz (Bazılarımız hala görebilmiş değil.) cadının Heather olduğunu düşünüyor çünkü. Tabi ki her şeyi el kamerasından izliyoruz. 1999’da, The Blair Witch Project’in bu kadar ses getirmesinin sebebi de bu el kamerası olayının orijinalliğiydi zaten. Artık birçok film bu şekilde çekildiği için bu durum bize o kadar da acayip gelmiyor. Bir de şu “bu film gerçekmiş” hikayesi var. Bence o dönem için çok başarılı bir PR’dı. Yeni versiyon Blair Cadısı’nın elinde böyle bir numara da yok. (Çünkü artık hiçbirimizi buna inandıramaz.) Yine de ellerinden geleni yapıyorlar ve salondaki 3 kişiyi yerinden hoplatmayı başarıyorlar. Kameraların çeşitliliği ve amatör çekimler sayesinde kendimizi karakterlerin yerine koyabiliyoruz. Hatta Lisa dar bir tünele sıkıştığında klostrofobisi olan ben, darlanıyor ve dışarı çıkıp bir çekimlik nefes alma ihtiyacı duyuyorum.Ben Blair Cadısı’nı izlerken daha çok bir korku oyunu (mesela Outlast) oynarmış gibi hissettim. Orman, ev ve tünel aşamaları vardı. İple bağlanmış tahta parçaları da (Voodoo bebeklerine benzeyen şeyler) toplanması gereken item’lar gibiydi. Bölüm sonu canavarını da tahmin edersiniz herhalde. Kendimi filme fazla kaptırdığım için eğlendim diyebilirim. Ama The Blair Witch Project kadar etkili miydi? Bence hayır. Yine de hayalgücünüz sağlamsa, eğlenecek bir şeyler bulabiliyorsunuz.